8 Mayıs 2008 Perşembe

Süleyman Uludağ ve ( 1 )

Boşuna söylemiyoruz: İslam davası, İslami cemaatlar, İslami vakıflar, İslami neşriyat...Ne kadar ''İslami ve İslam için'' olan eylem varsa, temelde ehl-i sünnet ve'l cemaatin temiz, nurlu, 1400 yıllık geleneğine nakle dayanmıyorsa sonuç tam bir hüsran olacaktır diye..

Mısır'da ihvan-ı müslümin, Pakistan'da Mevdudi, S.Arabistan'da vehhabi..sonuçları ortada. Buradan düzen gazetelerinde yer alan ve VAKİT gazetesinin onlara eliyle sunduğu H.Üzmez olayı ile başlayan ve Süleyman Uludağ denen çağdaş, dinde reformcu eliyle devam eden hüsran zinciri.

Bir kötünün yedi mahalleye böyle zararı dokunuyor. Müslüman kurnaz tilki gibi olacak, Allah'ın nuruyla bakamıyorsa, bakanlara bende olacak. Basiretli, öngörülü olarak hikmeti kollayacak.Zaman gazetesinde:'' Prof. Dr. Uludağ'ın 2007 yılında 4. baskısı yapılan "Sûfi Gözüyle Kadın" adlı kitabı aslında tam bir feminizm havası veriyor. Kitabın önsözünde kadınların haklarını kısıtlamalarından dolayı fıkıh kitaplarını eleştiren Uludağ, erkeğin hak ve görevlerini, ailenin yapısını dikkate alarak kadınların haklarını geliştirmek ve genişletmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor...

''Prof. Uludağ, kitabında 80 yaşındaki bir şeyhin gücünü, "Bekaretini bozduğu 14 yaşındaki bir kızla ilk gece 60 kere cinsel ilişkide bulundu" diye anlatıyor. Sedidüddin Muhammed Gaznevi'ye dayandırılan rivayete göre, Jendepil Sagura Reisi'nin istememesine rağmen 14 yaşındaki kızıyla evlenen Şeyh Ahmet Cam Nameti, 60 cinsel birleşmenin yaşandığı gece sonrasında kıza şunları söyler: "Eğer sana acımamış olsaydım, bu sayıyı 100'e çıkarırdım. Artık bir daha annen 'Kızımı 80'lik bir ihtiyara vermek istemem' diyemezdi."

Mümkün mü, bir mürşid-i kamil 14'lük biriyle evlensin ve mahrem yaşamını birilerine anlatsın..?Neymiş rivayete göre, bir reformcunun rivayetleri ( hadis ilmindeki ravilerle alakasız) ancak böyle ham hayallerin kitaba geçirilmesidir. Koskoca prof. olmuşsun, kitap yazıyorsun ve kitabına aldığın şeylere bak! İlim adamları nerede, ortalık film adamları/ filmlik adamlarla doldu. Sonra manşete çıkarsın işte : ''Atma hocam, din kardeşiyiz'' diye. Bir ilim adamı olacaksın ve böyle manşetlerden hakarete uğrayacaksın. Kitabı 1973'lerde kartelin dağıtması, onların bugün bunu unutmuş görünmeleri basiretsizliğe mazeret olamaz.

Allah'ım bizi iki dünyada da rezil olacağımız işlere bulaştırma Yarabbi..

Haberlerde Vakit gazetesinin Üzmez olayı için, işbu Uludağ'dan görüş aldığı aktarılıyor! İslam davası, İslami cemaatlar, İslami vakıflar, İslami neşriyat...Ne kadar ''İslami ve İslam için'' olan eylem varsa, temelde ehl-i sünnet ve'l cemaatin temiz, nurlu, 1400 yıllık geleneğine nakle dayanmıyorsa sonuç tam bir hüsran olacaktır.

Ama bunu ne Avrupa'da Milli Görüş görebildi, nede dünya Müslümanları! Yalnızca emek, zaman, ümit ve para kaybı oldu..

Şu sıralar İslami kesimden burunlara kokan vıcık vıcık kadın ve şehvettir!Nasılsa Müslümanların ortak imam-ı kebirleri de tanınmamıştır, kontrol ve hesap mercii de yoktur. Gelsin kokulu başörtüler, 3-4 'er eşler, lüks yerlerde tatiller, sahte hacı holdiglere kaptırılan paralar, soyulan ahmak müslümanlar; cemaatler içinde makam ve rant savaşları..

Evet İslam adına bir şeyler yapmak isteyenler, önce referans alacakları kişilerde, yazarlarda, alimlerde, bir kuyumcu hassasiyeti ile sünnet çizgisini dikkate almazlarsa ve gidip gidip dinde reformcu Teymiyye meddahlarına yaslanırlarsa daha çok kartelcilerin diline düşerler.

Yazı uzun olmasın diye iki bölüme ayıralım.İkinci bölümde Süleyman Uludağ'dan kısacık bahsedelim ki, Vakit gibi İslami dava güttüklerini sananlara safiyane bir samimiyetle gönül veren temiz insanlara ikazımız inşallah yerini bulsun.(devam edecek inşaallah)

Süleyman Uludağ (2) yazısı burada