12 Eylül 2008 Cuma

Rabıta nedir? ( 1 )

Rabıta nedir ? Rabıtaya da şirk diyenler var, dinimize göre delilleri nelerdir ?

Lügatte; rabteden, bağlayan, birleştiren.Münasebet, alâka, bağlılık, yakınlık; iki şeyi birbirine bağlayan tertip.Nefsini dünyadan men edip, ahirete, Allah -celle celalühüya- bağlamak, şeklinde tarif edilmiştir.İstilahta; şer'i hudutlara dikkat ederek, dünyevi hırsları terketmek, "İnabe" alarak belirli zikir ve adapları yapmak ve mürşid-i kamil ile ilişkileri arttırmak manasına kullanılır.[1]

Benim rabıta hakkında özümlediğim bir mana da; rabıta :"Bütün zaaflardan ilgiyi kesip, sıyrılmak; bir noktaya hassasiyet ve itina ile yönelmektir." Zaaf deyince de kişinin nefsine kolay yada hoş gelen her şeyi kast ettiğimiz bilinmelidir.Bu hassas yöneliş hakiki manada ve içtenlikle gerçekleştirilemezse rabıtadan ve sofilikten beklenilen elde edilemez.Muhabbet rabıtasını yakalamak, mürşid sevgisi ve hasreti ile dopdolu olmak erdiricidir. Edepler terkedildiği zaman, rabıta bağı ve kulluk lezzeti de kaybolmaya başlar.

Tariflere dikkat edersiniz, münasebet, ilgili olmak var.Ne ile kim ile ilgili olmak sorusu sorulabilir ve cevabını inşaallah birlikte bulacağız.Yine "iki şeyi birbirine bağlayan tertip" tarifi de mükemmel..Zira rabıta denilen, gönül ve zihin bağı; sadık bir gönle sahip olmayan, dünya ve dünyanın süsüne kanma eğiliminde olan müridi -ilk etapta- dünya sevgisini kalbinden atmış, sürekli olarak Allah (CC)'a yönelmiş mürşid'e bağlar.Bu bağlılık gerekleri ve edepleri hakkıyla yapıldığı zaman Allah Resulüne ve nihayet direkt Allah (CC)'e olarak üç basamaklı bir eğitimdir.Allah celle celalüh'de "fena" bulan mürid için zaten mürşidine ihtiyaç kalmaz ve bu noktada mürşid rabıtası "haram" olur.Bazı kitaplarda ise "Fena fir'resul" olmak da böyledir.

Rabıtasız insan yoktur.Buna Kur'an ayetleri işaret etmiş ve bizleri uyarmıştır:
"Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma güzel atlara-bugün arabalar-hayvanlara, ekinlere olan ihtiraslı sevgi, insanlar için bezenip süslenmiştir.Bunlar dünya hayatının geçici bir faidesidir.Allah'a gelince, nihayet dönüp varılacak yerin bütün güzelliği O'nun nezdindedir." [2]
"Ogün ne mal fayda verir, nede evlat.Ancak kin ve hileden, dünyaya bağlanmaktan gelen gönül darlığından arınmış bir kalb ile gelmek fayda verir, heyhat.." [3]
"Hayır, siz çabuk geçeni seversiniz"[4]

Uykudan gözlerini açar açmaz, insan, düşünmeye başlar.Akşam yatarken neyi düşünmüş, hangi problem onu rahatsız etmişse, gece rüyalarına girer, sayıklar.Kısaca ölmediğimiz, nefes alıp-verdiğimiz sürece bir şeyler düşünürüz.Düşünce mekanizmamız bazı şeyler, varlıklar, insan, mal, çocuk, gelecek kaygısı, hastalık; her ne olursa olsun bazı şeyler üzerinde aşırı birikim yapar, yoğunlaşır.Bu durum, rabıtanın ta kendisidir.Hatta bazen insan öyle bir hale gelir ki, o düşündüğü şey ne ise, ona öylesine dalmıştır ki, iş yerinde arkadaşı seslenir duymaz, bazen önünde durmuş olan bir arabaya vuruverir.

İnsan zihninin belli bir şey üzerinde yoğunlaşıp, odaklaşması; düşünce sisteminin aynı nokta üzerinde birikmesine -trans hali, meditasyon - rabıta denir. Mürşide uymaya, psikolojide "şahsiyet transferi" (aynileşme) ismini vermişlerdir.Evli çiftlerde ten, sima, huy, gülme, konuşma gibi birçok şeyler zaman içinde birbirinin aynı olur, hatta bu gibi çiftleri tanımayanlar, onları karı-koca değil de kardeş sanırlar..

Şahsiyet transferinin, tasavvuftaki karşılıklarından biri, şeyhte fani olmak, şeyhin suretine bürünmek şeklinde; tasavvuf kitaplarında uzun uzun anlatılmıştır.
Bu durumda mürit, kendi bakışında, şeyhinin nazarını, kendi kıyafetinde, cisminde şeyh efendisinin cismini görür..Şeyhiyle de Allah Resulünü tanımaya, Ol güzele (en güzel selamlar O'na olsun ) yakınlık kesbetmeye başlar.Mesafeler, zamanlar aradan kalkmaya başlar.Bu hal Allah'a dost olma yolculuğunda mutlak erdiricidir.Zira "rabıtasız zikir erdirmez, zikirsiz rabıta erdirir" kaidesi de bütün tasavvuf kitaplarında ittifakla bizlere nakledilenler cümlesindendir.

Şu halde rabıtasız bir tek insan gösterilemez.İki türlü rabıta vardır. Rahmani, şeytani.. Hakk için hakka giden yolda, Hakka götürecek, bir salih mürşide Rabıta yaparak Hakka varmak. İkincisi, dünyevi menfaatler üzerinde, yukarıdaki ayet mucibince dünyayı istemek, dünya, nefs ve arzular adına "menfaatler " üzerine rabıta yapıp, inceden inceye düşünerek sonuca ulaşma eylemi. Rabıtayı üç ana başlıkta ele alınmışsa da, netice aynı noktaya çıkmaktadır.[5]

Rabıtanın delillerini nakletmeden önce, bir noktanın da üzerinde önemle durmalıyız.Evliya'ya, mürşid-i kamile inanıyorsan, zaten mecbursun rabıtaya inanmaya. Bu Allah dostları velilere inanmama nasipsizliğinde isen, zaten bu bölümü okumasan da olur.Evliyalara, erenlere, inanıyor da rabıta hakkında şüphede isen; işte ilk ikna edici cümlemiz:Rabıta yapmayı emreden, bu Allah (CC) dostlarıdır.Onlara inanıyorsan, sözlerine de kayıtsız-şartsız inanman gerekir.Peygambere inanıp, Mirac'a gittim demesine-haşa- inanmamak olur mu? Sen de hakiki veliler için, "onlar diyorsa, Hak'tır iman ettim" diyeceksin, Sıddıki Ekber (RA) gibi..Bu düşünce sendeki vesveseyi eritir.Evliyayı reddeten nasipsiz, delalet ehl-i reformcular için dua ederiz.

Kur'an ve sünnette Peygamberler, evliya , veli, mürşid-i kamiller ve mü'min müslümanların olduğu sabittir.Delillerini saymaya bu mini kitapçık yeterli değil.Zaten yukarıda mürşid bahsinde işaret edildi.Şimdi; veliye inanmak kitap ve sünnetle farz olduğuna göre, nasıl olur da onların yapınız, yapmayınız dediği şeylere zıt, aykırı düşünce ve işler içinde olunabilir ? Rabıtaya şirk demek, cümle evliya-i izamı –haşa- kafirlikle suçlandırmak olur ki, Allah Teala bizleri bu dalalete düşürmesin inşallah..(amin)
"Peygamberlik gitti, müjdeciler kaldı " hadis-i şerifine rağmen..[6] O müjdeciler ki, bağlılarını geceler boyu rüyalarda, ve rabıta esnasında müjdelerle sevindirirler biiznillah.

“Rabıtanın delilleri, isbatı; Kitap, Sünnet ve büyük din imamlarının sözleriyle sabittir.Fazladan olarak belirteyim ki; Nakşi yolunun irşad edicileri, topyekün Maveraünnehr, Buhara, Hayve, Semerkant ve Hindistan'ın üstün Hanefi alimlerinden olup, Hacegan kolunun reisi Abdülhalik Gücdevani zamanındaki ikinci asırdan başlatılırlar.Demek ki, 1240 yılına tarihine kadar, hanefi alimleri kendi süluk yola girişlerinde ve müridlerini yola alışlarında rabıta ile amel etmişlerdir.Bu vaziyet Hanefi alimlerinin fiili icma-birleşik kanaati demektir.

Yüksek Şazeliyye, hemen hep Şafii, Yüksek Kadirilik yolunun büyük çoğunluğu Hanbelidir.Mezhepler arası bu birliğin ifade ettiği mana, ilim sahiplerince açıktır.Böyle bir icma- toplu hüküm karşısında ve onun üstünde delil aramak, onları şeriate aykırı bir tutum içinde bulunmakla şuçlamak olur. (Bu da kişiye bela olarak yeter ) (Devam eder inşallah)

Rabıta (2) burada
Rabıta (3) burada

____________________________
[1] Y.Kerimoğlu, Fıkhi Mes'eleler,Kitap 3/232
[2] Al-i imran suresi : 14
[3] Şuara suresi : 89
[4] Kıyamet suresi : 20
[5] Medaric, İbrahim Hilmi efendi, sh: 18
[6] İbn Kesir muhtasarı c.II /1003