27 Temmuz 2008 Pazar

İbn-i Teymiyye

Bugün Muhterem Dr.Ebubekir Sifil hocamız, Milli Gazete'deki köşesinde ''Bazı itikadi meseleler (5) '' isimli makalesinde İbn Teymiyye hakkında sorulan soruları cevaplandırırken iki önemli noktaya vurgu yapmaktadır.
1-''Bazı isimlerin ( İbn Teymiyye gibi ki, ben bu blogda o isimlerden zaman zaman bahsedip, kendimce uyarı görevimi yapmaya çabalıyorum) görüşlerini temyiz ve tefrik edebilecek durumda olmayanların onları okumasında yarardan çok zarar vardır.'' ( Ve ben bu blog da dahil olmak üzere bu isimleri tekfir etme yaygın hastalığına tutulmadan, yalnızca ehl-i sünnetin nakil zinciri ve ilm-i emanet duygusundan uzak, zararlı fikirlerin sahibi olduklarını nakillerle ortaya koyarken şahıslarını değil, fikirlerini tenkit ediyorum.)
2-''İbn Teymiyye etrafında günümüzde cereyan eden tartışmaların bize bir şey kazandırmadığı ortadadır. Bu tartışmalar canlı tutuldukça tükenen bizim enerjimiz olmaktadır. Onu da, tartışma konusu yapılan diğer isimleri de, ilmimiz yetiyorsa okuyalım, kendilerinden istifade edelim; yetmiyorsa onları Rabb’leriyle başbaşa bırakalım.'' cümleleridir.Aslında tartışma konusu falan yazarın bu isimlere kaynak olarak kitap ve yazılarında yer vermesinden doğmaktadır.Bu durumda onları kaynak ittihaz eden günümüz yazarları da, muteber olma özelliği konusunda sorun teşkil etmektedirler. Acaba bazı insanlar töhmet yerlerinden kaçınma ve şüpheli şeylerden uzak durma düsturundan ne anlıyorlar?
Gerek Teymiyye gerekse diğerleri hakkında şahsen derin tartışmalardan yana değilim.Bir tespit ve tenkit yaparsınız, dileyen dikkate alır ve değerlendirir.Dileyen bildiğinden şaşmaz ve sonuçlarına hesap gününde katlanır! Nede olsa herkes imamları/önderleri ile haşrolacaktır.Ama şu hususu da yinelemeden geçemiyeceğim:
Acizane bu blogda ele aldığım ve alacağım isimler konusunda toptancı yaklaşımı savunuyorum. Nice ilim sahipleri, İbn Teymiyye gibi isimlerden faydalı olan görüşlerini alırım, zararlıları almam mantığı neticesinde okumayı sürdürdüklerinde; bir zaman sonra onların hiç zararlı fikirleri yokmuş deme noktasında-onlara benzeyen- tilmizleri olup çıktılar! Bundan Muhterem Ebubekir Sifil, yada rahmetli Ahmed Davudoğlu, Necip Fazıl gibi zatları tenzih sadedinde istisna görmek gerekir. İlim erbabından bu isimlerin peşine takılanlar olduktan sonra; bizim gibi cahil ve ilimsiz avama uzak durmak şarttır diye düşünmekteyim. Bu girişten sonra İbn-i Teymiyye hakkında yıllar önce derlediğim çalışmayı aşağıda sizlere sunuyorum:

İbn-i Teymiyye:(m.1263-1328) Helenistlik döneminin en önemli kültür merkezlerinden biri olan Harran doğumlu olan ve ömrü boyunca hiç evlenmeyen, 67 yaşında Şam’da ölen Teymiye; Mısır ve Suriye’ye hakim bulunan Eyyubi devletinin yıkıldığı ve Memlukilerin kurulduğu istikrarsız devirlerde yaşamıştır. 1258 Moğol ordularının Bağdat’ı işgal ettiği, hatırlanırsa yaşadığı dönem daha iyi anlaşılır.[1]
Başta talak konusu olmak üzere ümmetin icmasından ve bağlı bulunduğu hanbeli mezhebinin imamının bile ictihadlarından ayrılmış, Allah Teala'ya cihet, suret isnad etmiş,"Arş" isimli kitabında -haşa- Allah Teala'nın arşın üstünde oturduğunu yazmıştır.[2] Kabir ziyaretini Peygamberimiz için bile olsa haram sayan, veliyi inkar eden, sahabe-i kirama dil uzatan, kasden ve bilerek terkedilen namazların kazası olmaz, bu durumdakiler tevbe ederler yeter, müslüman kafire mirasçı olabilir; devlete verilen vergi zekat yerine geçer, insan usul ve furuuna (mesela annesine bile ) zekat verebilir, yoksul bile olsalar fasık (günahkara) zekat verilemez; adet gören kadın Kabe-i Muazzama’yı tavaf yapabilir, fadl ribası yasağı esas gaye değildir, alimler taklid etmez, hiçbir mezhebe uymaz, mezhebindeki hükmün sahih hadise aykırı olduğuna kanaat eden bir alim mezhebinin o hükmünü bırakır[3] diyen bid'at yolunu tutmuş mezhepsizdir.

El Cebel camiinde Hazreti Ömer radıyallahü anh efendimiz için " çok hata yaptığını" söyleyebilen, Hazreti Ali radıyallahu anh efendimiz'in ise "üçyüz defa yanıldığını" söyleyebilen biri şu hadisi şerifi bilmiyor muydu: "Allah-u Teala doğru sözü Ömer'in dili üzerine koymuştur ve Ömer hiç yanılmaz."Bu durum hadis-i şerife karşı gelmektir."Ben ilmin şehriyim, Ali kapısı" diyerek meth-ü sena edilen de Hz.Ali (KV) efendimizdir.

Ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı bir-kaç defa hapsedildi. El Ubudiyyet kitabında, Allah-u Teala'nın ismini zikretmenin bid'at ve delalet olduğunu bildirmekte ve tasavvuf alimlerine çirkin iftiralar yapmaktadır.Allame İbn-i Hacer-i Mekki hazretleri: "Allah-ü Teala'nın sapıtmasına ilmini sebep ettiği kimsedir" buyurdu.[4] Essırat-ül Müstekıym kitabında Abdullah ibn-i Abbas (RA) gibi büyük sahabeleri tekfir ettiği Keşfüzzünun'da yazılıdır.

İbn-i Teymiyye, kabrin-nebiyi (sav) ziyaret için sefere çıkmak haramdır dedi.Hz.Ali (RA) için, iman ettiği zaman çocuk olduğundan müslümanlığı sahih olmadı dedi.Osman İbn-i Affan için, malı çok severdi dedi. Sünen kitaplarındaki hadisleri reddetti. Alimler bunun hakkında ihtilaf ettiler.[5]

O'nu övenlerden İmam Zehebi'nin mektubu, o zamanı yansıtması açısından bir ibrettir. İbn-i Teymiyye'ye yazmış olduğu " en Nasihat'ül Zehebiyye li İbn Teymiyye" isimli mektubunu özetle aktaralım :
"Kendi ayıpları, onu başkasının ayıplarıyla uğraşmaktan alıkoyana ne mutlu..ne zamana kadar kendini cakalı tabirlerle övüp, alimleri kınayıp; halkın gizli hallerini araştırmaya çalışacaksın ?..Evet vallahi gıybetini ettiği o kimseler, öyle iyi şeyler bilmişlerdir ki, kul onlarla amel etse zafere ulaşır. O alimler onları ilgilendirmeyen meselelerden birçoğunu bilmemişlerdir.
Ey adam !
Allah hakkı için bizden vazgeç.Zira sen gerçekten çok mücadelecisin! Dilinle bilgilisin, rahat duramazsın.Dinde yanlış etmekten kendinizi koruyunuz.Peygamber (SAV) çok soru sormayı hoş görmemiş ve bu durumu ayıplamıştır."Ümmetimin akibeti hususunda en çok korktuğum şey, dili ile bilgili münafıklardır."[6] diye buyurdu...Vallahi kainatta gülünç olduk. Sen ne zamana kadar felsefi küfrün ince ibarelerini meydana çıkaracaksın ki; sonunda biz onları akli delillerle reddetmeğe devam edeceğiz.

Ey Adam !
Sen filozofların zehirli tabirlerini ve eserlerini defaatle yutmuşsun..Sen bizi hristiyanlarla bir tutuyorsun..Allah’a yemin ederim ki, müslümanların kalblerinde size karşı şüpheler vardır..Kelime-i şehadete dayalı imanın kurtulursa sen mutlusun! Sana tabi olan kimse, zındıklığa doğru giden yolunda gittiğinden dolayı vay onun haline!..

Behey müslüman..!
Eşeğinkine benzer arzunla sen, seni methetmek için mi dünyaya geldin?..Keşke sahihayn'daki (Müslim ve Buhari) hadisler senden selamet bulsalardı!.Hatta her vakitte onları zayıflatmakla, iptal etmekle, kendi görüşüne göre onları te'vil edip veya inkâr etmekle, onlara hücum ediyorsun..Tevbe edip dönmek vaktin gelmedi mi? Ölümün yaklaşmadı mı? Yetmiş yılının basamağında değil misin ?...Sana karşı çok şevkatli bir dost olduğum halde, bana karşı durumun böyle olursa, düşmanlarına karşı durumun nasıl olacak bilmem ki.!?..Vallahi sevmediğin insanlar arasında akıllı, salih ve fazilet sahibi kimseler vardır.Nitekim seni sevenler arasında da yalancılar, facirler, cahil ve tembel, zekâsız yıkıcı kimseler vardır." Bilindiği gibi İmam Zehebi'de Teymiyye yanlısı ve Ehl-i sünnet dışı birisidir.[7]

İbn-i Teymiyye öyle kimsedir ki, bozuk sözlerine ve çürük vesikalarına, büyük alimler cevap vermişler ve düşüncelerinin çirkinliğini ortaya koymuşlardır.Şam,Kudüs kadılığı yapmış olan şafii fıkh ve hadis alimi İzz-ibni Cema'a, O'nun için:"Allah-ü Teala'nın delalete sürüklediği, azdırdığı ve zillet gömleği giydirdiği kimsedir.İslam alimlerine ve bilhassa hulefa-i raşidine ahmakça itirazlarda bulunmuştur [8]
İmam Ebu'l Hasan Subki diyor ki :"İbn-i Teymiyye, ilmi aklından çok olan kimsedir. O'na şeyhülislam diyenin kafir olacağını söyliyenler vardır."

Sudan'lı Maliki alimlerinden Tahir Muhammed Süleyman, Zahiretül Fıkhüil Kübra'da : "İbni Teymiyyenin sözlerinin kıymeti yoktur. O dalalettedir ve müslümanları dalalete sürüklemektedir" demektedir.

Müslümanların icmaından ayrılmış ve bid'at yolunu tutmuştur. İslam alimleri, onun dalalette olduğunu, söz birliği ile bildirdi. İmam Tacüs'Sübki hz.lerinin oğlu Abdülvehhab, İbn-i Batuta, İbn-i Haceri Mekki, imam-ı Subki, Zahid-ül Kevseri, Yusuf Nebhani, imam-ı Şarani, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ve nice alimler reddiyeler yazmışlardır.

İbn-i Teymiyye, Allah-ü Teala'yı yaratılmışlara benzetir, mahluk bilir, evliyanın büyüklüğüne inanmaz, inkar eder. Kabir ziyareti yapanlara kafir der. Kafirlerin cehennemde sonsuz kalmayacağını söyler. Hükümete verilen vergileri zekat sayar. Muhyiddini Arabi (kuddise sirruh) gibi bir büyük veliyi tekfir eder. Kitab-ül Arş kitabında :Allah arşın üstünde oturur der.(Haşa)Kendisi ile beraber oturması için -yine haşa- Resullaha'da yer bırakır der.

Emevi camiinin mimberinde:" Benim istiva ettiğim (oturduğum gibi) Allah arşının üzerine istiva etmiştir dedi. Bunun üzerine cemaat üzerine yürüdüler. Kürsüden indirip yumrukladılar. Onu kadıların huzuruna çıkardılar. Delilini sorduklarında istiva ayetini okuyunca, alimler gülerek ilmi esaslara göre hareket etmediğini anladılar.[9] Yani günümüz Teymiyecilerinin dediği gibi, sofilere kızmış da o sözü söylemiş değildir. Sonra birilerine kızıp, kelime-i küfrü söyliyecek kadar hafif olan biri nasıl müçtehid olabilir, ona nasıl güvenilebilir ?

Milel ve Nihal kitabında Mücessime ve müşebbihe fırkalarının Allah-haşa arş üzerinde oturur, iner, yürür gibi hususlara inananların kafir olduğu yazılır. Sahabeye hücum eder, hata ettiklerini söylerdi.

Camiülezherin eski rektörlerinden Mustafa Abdurrazık paşa diyor ki :"İbn Teymiyye fetva verirken, bir mezhebe uymaz, bulduğu delil ile hareket ederdi. Tasavvuf büyüklerine çatardı. Vehhabilik bir bakımdan Teymiyye'ye bağlıdır, M.Abduh dahi dinde reform fikirlerini O'ndan almıştır.

"- İbni Teymiyye, dini içinden zedeleyen kafir." bu sözü ben söylemiyorum. 20.Asrın İrşad Kutbu buyuruyor." [10]
İmam-ı Gazali hazretlerine çatan Teymiyye'ye İbni Haceri Mekki hazretleri :"İmam-ı Gazali'nin yazılarında kusur bulan kimse, ya hasedçidir veya zındıktır . "[11] buyurmaktadır.

Tacü's Subki, H.733'de vefat eden, Şihabüddin Ahmed b. Yahya b. Cibril el Küllabi el Halebi'nin hal tercümesinde : " İbn-i Teymiyye'nin Allah Teala'ya cihed isnad meselesini red hakkında güzel bir risalesi vardır" der: "Özellikle Allah, Rasulü, muhacir ve ensar ... ilk müslümanlar gibi derim der, onları meth ettikten sonra, onlardan bir daha hiç nakillerde bulunmadan batıl itikadını bunların içine gizler...Halbuki bu aybaşı halinin oğlu İbn-i Teymiyye Allah (CC)'ın künhünü bildiğini iddia ve cesaret etmiştir.Bundan fena bir gurur ve cehalet yoktur...Daha sonra İbn Teymiyye ümmetin cumhur alimlerinin mezheblerine dil uzatarak, 'mezhebleri filozof yavrularına ve yunanlılar ile yahudi tabilerinin mezhebidir' demiştir."[12]

Şimdi yine yorumsuz, bahsi geçen kitaptan bazı paragraflar aktararak bu bölümü bitirelim:

"Şihabuddin; Şafii, Hanefi, ile maliki mezheb salikleri kavillerinden :' İnsanların Kitapsız ve Sünnetsiz olarak terk edilmeleri, onlar için daha hidayetli bir yol olması lazım gelir' diyen İbn Teymiyye'nin bu sözü küfürdür diyerek onu yermesi" (sh: 107)

"İstiva için, imam Evzai'den nakli de uydurmadır.(sh:110).."Minhacüs Sünne kitabında İbn-i Teymiyye şöyle yazmıştır : ' İmam Malik Kur'an'da buyrulan istivanın manası malum, keyfiyeti meçhuldür.Ona iman etmek vacip, onun hakkında soru sormak bid'attir' kavlini tefsir ederken açıkça şöyle der : Allah-u Tealanın arşın üzerinde oturması malumdur, fakat oturuş keyfiyeti meçhuldür (!)..
(sh:11-112) Tevhidi ikiye bölen kendisi olduğu halde (sh:128) bir başka kitabında[13]:"Gerçi uluhuyyet (ilahlık) vasfı rububiyeti tazammun eder (manasını içerir)," diyerek saplantılarının içinde bocaladığının işaretlerini de verir.(sh:141)

H.705'de sultan İbn Kalavun, İbn Teymiyye ehl-i sünnet alimleri ile tartışıp yenilmesinin ardından emirname çıkarıp, O'na uyanların şahidliği, ikâmeti mahfuz değildir demiştir.(sh: 391 )

Nehr sahibi, Ebu Hayyan el Endülisi, çağdaşı Teymiyenin Kitabül arş kitabını bizzat okuduğunu ve "kürsinin iki ayak yeridir " satırlarına rastladığını kaydederek, Allah'ın nüzulundan bahseden hadis-i şeriflerin manasını şöyle açıklamıştır : "Yani şüphesiz Allah iki ayağında iki ayakkabı olduğu halde, dünya semasında yeşil bir çimenliğe iniyor".İşte doğru yoldan sapmış, rekik (zayıf) olan tabir budur" (Sh : 404 )

Allah ve Rasulü bize kâfidir diyenleri müşrik ilan eder ki, haşa bu söz kendine ne bıraktın ya Sıddık diye soran aleyhisselatü vesselam efendimize : Allah'ı ve Rasulünü bıraktım buyuran Hz.Ebubekir efendimize kadar gider.(sh: 407 ): "Allah ve Peygamberi bize kereminden verecek." bu ayet büyük bir sır ve edeb öğretir. [14]

Ebu Bekir el Hısni hazretleri : "İbn Teymiyeciler hasımlarıyla münazara ettiklerinde galib olurlarsa iş bitmiş olur.Başarılı olamazlarsa bu mes'ele Teymiyenin sözlerinde yoktur diyorlar.Demek ki bunlar hile, aldatma ve yalanda Teymiye'nin halefleridirler. (sh: 417)

Hafız İbni Hacer (Ed Dürer ül Kamine'de): "İbn Teymiyye el Hameviyye ile el Vasitiyye ile diğer kitablarında tecsime saplanmıştır" buyuruyor.( sh:417)

İmam-ı Subki (Ed Dürret'ül Mudie'de ) : "İbn-i Teymiyye icmaa muhalefeti sebebiyle müslümanların cemaatinden ayrılmıştır" (sh: 418)

"Gerçi İbn-i Teymiyye'nin itikad edip söylediği bütün meseleler çirkin bir KÜFÜRDÜR..O'nun bu bid'atine halkı davet edenler de insanların en rezilidir." ( sh: 418)

Buraya kadar İbn-i Teymiyye hakkındaki nakilleri okuduk.Şimdi üst satırda geçtiği gibi ona insanları davet eden, İslam davetçilerinden (!) S.Kutub'dan sonra gelenleri de bir miktar tanımakta fayda var.
[1] İbn Teymiye Külliyatı, c.1, Giriş yazısı
[2] Keşfüz Zünun sahibi, İbn-i Hayyan'dan nakille, ayrıca Nehir adlı eser.Tacus Subki : Kitabül Arş ibn Teymiyyenin en çirkin kitaplarındandır demiştir.
[3] İbn Teymiye Külliyatı, c.1 Giriş Yazısı. Allah nasip eder de “Bilinmesi Gerekli Konular 2 ” çıkarsa, bu Teymiye Külliyatının giriş yazısını orada ele almak isterim. Öyle tezatlarla dolu şeyler zırvalanmış ki, cevabına iyi bir alim kalınca bir kitap yazar !
[4] Feteva-yı Hadisiyye
[5] İbn-i Hacer Askalani Ed'dürel-ülkamine
[6] Ahmed, Ömer b. el Hattab
[7] Ehl-i S. Müdafaası, sh: 378-381..
[8] Allame ibn-i Haceri Mekki, El cevher-ül Munzam
[9] Ehl-i S.Müdafaası.(Beraatül Eş'ariyyin), sh: 395-396
[10] Necip Fazıl, "Türkiye'nin Manzarasından"
[11] Zevacir,c.2,sh:37
[12] Ehli s. Müdafaası, sh: 104-105 Feteva, sh: 275
[13] Feteva, sh: 275
[14] Tevbe suresi: 59, İbn Kesir tefsiri..