''Selamun Aleykum, yazınızı baştan sona kadar okudum, bazı noktalarda soruların olacak;
1."mezhepleri birleştirmek gerektiğini belirterek" demişsiniz, bunun ne gibi bir zararı olduğunu anlayamadım, zaten hz. Muhammed(Sallahu Aleyhi Vessellem) döneminde mezhep diye bir şey yoktu, peki o zaman sünnete uygun olan, bir çok gruba ayrılmaktansa, nasslarla çelişmeyen farklılıkları, mezhepleşme sebebi yapmak mıdır, yapmamak mıdır?2. hak kabul edilen 4 mezhebin herhangi birindeki hüküm ehl-i sünnet'e göre haktır, o zaman diğer bir mezhep imamının içtihadına göre hareket etmek isteyen bir insan, neden hak olan birşeyi yapmaktan alıkonulur? ya da bu durumu normal karşılıyorsanız, o halde neden mezheplerin birleşmesine karşısınız?''
-Ve aleykum selam ve rahmetüllah..Siz neden mezheplerin bu durumundan müştekisiniz diye söze başlamak da mümkün..Aslında başta Ebubekir Sifil hocanın sitesinde, bu blogda ve zehirli org’da, yazılanları baştan sona dikkatle okuyan biri; bu soruları sormaya gerek duymazdı diye söze başlayayım.Malumunuz,mezheplerin birleştirilmesini savunanlar yeni değil, çok eskiye dayanır ve arka planda İslam’ın dışından oryantalistler, sebataistler, masonlar..vs vardır. Daha geride İbn-i Sebe, Teymiyye’ler..Bu, Edwar Saitler’den, Edward Lawrence’lere Abduh’dan Efganilere..uzananan uzun bir tarihi süreç. İslam’da farklı, reformist ve Luther’in kurduğu protestanlık benzeri, mezhep karşıtlığı adı altında, 1400 yıldan beri bizlere sağlam nakledilmiş, rasyonalist/seküler bir dayatmadır. Bu sürece İngilizler başta olmak üzere dışarıdan müdahale edilmesi; ehl-i sünnetin tespitlerini/tepkisini çok daha haklı hale getirmektedir. ’’.. Sallahu Aleyhi Vessellem) döneminde mezhep diye bir şey yoktu..’’bunu ilk siz söylemiyorsunuz ve mezheplerin hadisi şerifle bildirilen nasıl bir rahmet olduğuna girersek, kısa tutmaya çalışacağım yazı sayfalarca sürer ve sizden başka pekçok kişiye sıkıcı ve uzun gelir.Ama hep bilinen örnek yeterince aydınlatıcıdır:Mesela bir ordunun, hava,kara,deniz gücünün başında orgeneraller bulunur.Peki genel kurmay necidir? Karacıdır, havacıdır derseniz eksik olur, çünkü o orgeneral değil, genel kurmaydır ve hepsidir.Yada hepsi ondandır denilir. Peygamberimiz
Sallahu Aleyhi Vessellem zamanında mezhep yoktu demek, tarihi süreçten haberdar olmamaktır.En meşhur Hz.Muaz (r.a)’ı Yemene hakim olarak gönderirken, (Orada nasıl hükmedeceksin?) buyurunca, (Allah’ın kitabı) ile dedi. (Allah’ın kitabında bulamazsan?) buyurdu. (Resulullahın sünneti) ile dedi. (Onda da bulamazsan?) buyurunca, (ictihad ederek) dedi. Resulullah efendimiz, (Elhamdülillah! Allahü teâlâ, Resulünün elçisini, Resulullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu. (Tirmizi) Yemen’de Hz.Muaz (ra) Peygamberimizden öğrendiği temele çerçevesinde kendi mezhebi (yolu) ile ictihad etti. Sahabenin alim olanlarının mezhebi (dini anlama ve amel) vardı ve Efendimiz Sallahu Aleyhi Vessellem’den yoksun olduklarında, onlara başvururlar, müşküllerini hallederlerdi. Tarihi gerçekler Sallahu Aleyhi Vessellem Efendimiz döneminde mezhep diye bir şey yoktu, diyenlerin cehaletine şahittir.Bunu söylerken, elbette kurumsallaşıp bir imamla isimleri anılmıyordu.Ama bir şeyin (yeni doğan bebek gibi) hemen isminin konulmaması, onun var olduğu gerçeğini inkar ettirmez, ki Hz.Muaz (ra) olayı bunun en meşhur ispatıdır.
Grupla mezhep aynı şey sanmak da, mezhebin ne olduğunu, rahmetini, hikmetlerini anlamamaktır.Naslarla çelişmeyen farklılıklar demişsiniz.Bundan kastınız ictihatlardaki farklı sonuçlarsa, işte tam da Efendimiz Sallahu Aleyhi Vessellem’in buyurdukları ’’Rahmet/kolaylık’’ budur.Tek anlama/ictihad/mezhep olsaydı; zorluk ve zaruret halinde olanların hali ne olurdu?Bu Allahu Teala’nın Müslümanlara merhametinin tezahürüdür.Hikmeti gereği, bazı hükümleri mücmel yani anlamlarını kapalı bırakarak; insan aklına ve çabasına bir çalışma/değer alanı bırakmıştır.Bu sebeple de : Eshabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine (yoluna mezhebine) uyarsanız hidayete kavuşursunuz, buyuruldu.Her yıldız bir klavuz..Yani mezheplerin olması sünnete uygun olandır.
''..o zaman diğer bir mezhep imamının içtihadına göre hareket etmek isteyen bir insan, neden hak olan birşeyi yapmaktan alıkonulur? ya da bu durumu normal karşılıyorsanız, o halde neden mezheplerin birleşmesine karşısınız?’’Ehl-i sünnet içinde bir hanefi, bir sorunla karşılaştığında, yani kendi mezhebinin içinde içinde bulunduğu duruma göre, ameledeceği bir fetva/cevaz bulamazsa, (zaruretler memnu olan şeyleri mübah kılar) yalnız o konuda bir başka mezhebden yardım alabilir.Kafasına göre mesela günümüzde salikleri bulunan 4 mezheple dilediği gibi seçim yaparak ibadet edemez.Buna telfik denir ve neden batıl olduğunu googleye tıklarsanız pek çok faydalı yazı bulursunuz.
Mezhepsizlik konusuna önem vermek, itikad meselesi olduğundandır ve 73 fırka hadisi şerifi ile fırka-i naciye tarif edilmiştir. İtikadı bozuk olanın ibadetleri boşa gider. Onun için önce doğru bir imana sahip olmak gerekir. Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri : Kur'an-ı kerimdeki Allah’ın ipinden maksat, cemaattır, buyurur.''O gün her fırkayı imamları ile çağırırız'' mealindeki İsra suresinin 71. âyet-i kerimesini Kadı Beydavi hazretleri, ''Her ümmeti Peygamberleri ve dinde uydukları imamları ile çağırırız'' şeklinde açıklamıştır. Ruh-ul beyan tefsirinde ''Herkes mezhebinin imamı ile çağırılır. Mesela ya Şafii veya ya Hanefi denir'' şeklinde açıklanmaktadır. Bu açıklamalar da, her müslümanın dört hak mezhepten birine uyması gerektiğini açıkça bildirmektedir.
Medarik tefsirinde:''Müminlerin (itikad ve ameldeki) yolundan ayrılan Cehenneme gider'' mealindeki Nisa suresinin 115. âyet-i kerimesini bildirdikten sonra, (Kitab ve sünnet gibi icmadan da ayrılmak caiz değildir) buyuruluyor. Beydavi tefsirinde ise aynı âyet-i kerimenin açıklamasında:''Bu âyet, icmadan ayrılmanın haram olduğunu göstermektedir. Müminlerin yolundan ayrılmak haram olunca, bu yola uymak da şart olur’’ buyuruluyor.
İmam-ı Rabbani hazretleri –kuddise sirruh-''Mezhepten ayrılmak, ilhaddır'' buyuruyor. (Mebde ve Mead)Bir örnekler noktalıyalım:Mezhepsizler yada reformcular; insanın derisinden kan çıkınca Şafii’de bozmaz; kadına dokununca Hanefi’de bozmaz diyerek o hükümle amel ederler. Bir mezhebe göre hareket etmezler. Buna telfîk denir, caiz değildir, haramdır.
Bu din hukukunu hafife almak ve bu yöndeki Kur’an naslarını ve hadis-i şerifleri Allah korusun hafife almak olur.Size yaşadığınız ülke polisi/kanunları; tüm dünya ülkelerinin ceza hukukundan işlerine geleni, istedikleri anda uygulasalar, o ülkede yaşayabilir misiniz böyle karma/telfik bir hukukla?Korkudan insanlar sokağa çıkamazlar!Örneklere girmiyorum. Müctehidlerin farklı ictihadları rahmettir. Tek hüküm rahmet olsaydı Peygamber efendimiz bunu bildirir, ictihadı yasaklardı ve ümmetimin (fıkhi meselelerde ihtilafı) Rahmettir ve ashabıma (yıldızlara) uyun buyurmazdı.
4 sorunuzdan ikisine kısa tutmaya çalışarak anca işaret edebildik.Ne demişer arife remz yeter, tarif gerekmez diye.İnşallah kalan 2 sorunuzla devam ederiz. Ayrıca bu yazıyı da mutlaka okuyun derim.