28 Ekim 2008 Salı

Lâik Rejimin İlâhiyat Fakültelerinde İcazetli Gerçek Din Âlimleri Yetişmez / Mehmet Şevket Eygi

Gerçek İslâm âlimleri İslâm medreselerinde yetişir. Lâik sistemin veya rejimin İlâhiyat Fakültelerinde gerçek din âlimi yetişmez. Bugün ülkemizde iki türlü ilâhiyatçı vardır:
(1) Müslüman oryantalist kimliğinde birtakım akademisyenler, uzmanlar, araştırıcılar. Bunlar din hocası değildir, ulemâ değildir.
(2) Lâik düzenin İlâhiyat Fakültelerinde okumuş olmakla birlikte, Ehl-i Sünnet dairesi içinde kalmış, bazısı gerçek ulemâdan özel dersler almış ve kendilerine şöyle veya böyle İslâm hocası denilebilecek müsbet kimseler. ( devamı burada )

“Turizm milli fahişelik anlamına geliyor"

Bugün gazetesinden.Gaf mı gerçek mi tartışılır, yine yorumsuz blogumda saklamaya değer bir medya haberi:

Prens Slovenya'ya yaptığı resmi ziyarette “Turizm milli fahişelik anlamına geliyor" diyerek herkesi şoka uğrattı.İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in eşi Prens Philip turizm konusunda büyük bir gafa imza attı. Eşiyle birlikte geçtiğimiz hafta Slovenya'ya resmi bir gezide bulunan İngiliz Prensi, bir profesörle sohbetinde, "Turizm milli fahişelik anlamına geliyor." Bizim turistlere ihtiyacımız yok. Kentleri mahvediyorlar" dedi.

Kriz bize faizin yanlış olduğunu öğretti

BERLİN-Almanya'nın Duisburg kentinde önceki gün açılışı yapılan Merkez Camii ilgili haber ve yorumlara Alman basını geniş şekilde yer verdi. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Jürgen Rüttgers'in “Daha çok camiye ihtiyacımız var. İzbe yerlerde değil, herkesin görebileceği yerlerde” sözleri de basında yer aldı. Müslümanlara 'Susmayın' diyen Rüttgers, İslam'ın yasakladığı faiz sisteminin yanlışlığının küresel ekonomik krizde ortaya çıktığını vurguladı.(Yeni Şafak)

22 Ekim 2008 Çarşamba

İctihad ne demektir ? Görüşle farkı nedir ?

“Ce-He-De-” kökünden, gayret göstermek, çalışmak, olanca gücünü sarfetmektir.İslam istilahında: Hakkında kesin hüküm bulunmayan bir dini meselede hüküm ortaya koymak için olanca gücün sarf edilmesi şeklinde tarif edilmiştir.İctihad yapabilen kimseye müctehid denir. İslami istilahta; Kitap, Sünnet ve İcma'da kat'i olarak bulunmayan bir mesele hakkında (yani fer'i konuda) müctehid vasfında olan bir fakihin bütün gücünü harcıyarak bir sonuca varmasıdır.

İctihadın makbul olabilmesi için, müctehidde aranan bütün vasıfların tek bir kişide bulunması şarttır.Son yıllarda ictihad için; her ilim dalından birer kimseyi alıp "heyet" kurma iddiası ortaya atılmıştır.Ancak ictihad yapılmalıdır iddiasını ortaya atanlar, hangi konularda ictihada ihtiyaç olduğunu bile ortaya koyamamaktadırlar.[1]

Hakkında kesin nas (hüküm) bulunan meselelerde ictihad yapılması söz konusu değildir. Buna göre ehliyetli olmayan kimsenin ictihad dediği şey şahsi, heva ve hevesine dayanan görüş olduğundan geçerli değildir.Hata ettiğinde mazur sayılmaz, hakim ise hükmü bozulur.İctihad galip bir zandır.Hata ihtimali vardır.Bu yüzden müctehid hata ederse bir, isabet ederse iki ecir alır.[2]

Alfabedeki harfleri bilmek başka şeydir, bunları bir araya getirip kelime ve cümlelerle bir manayı ortaya çıkarmak başka bir şeydir.Bu manayı çıkarmaya ictihad, bu harfleri bilmekle her türlü ilme sahip olduğu zehabına kapılmaksa hevadır.Bu ictihad değil, "görüş" olur.

Muhyiddin-i Arabi (KS) hazretlerinin buyurduğu gibi :"İctihad yapan müctehidlerin gayb ilimlerinde sağlam makamları vardır.Onlar öyle alimlerdir ki, zan’la hükmetseler zanları da ilimdir.”
Bugün hakkıyla Kur'an okumayı, fatihayı kıraat etmeyi beceremeyenler, kaşları havada kendini beğenmiş ve cümle alimleri küçümser bir eda ile başımıza müctehid kesildiler..Allah şerlerinden bu ümmeti muhafaza eylesin amin.İctihadı yapacak kişideki şartlara yukarıda değinmiştik.

İçtihad kapısı kapandı mı? Elbette hayır, kapanmadı. Lakin ictihada ehil müctehid seviyesinde insanlar yetişmez oldu."Zamanımızda müctehid kalmamıştır." diyen İmam-ı Gazali hazretlerini, İmam-ı Razi, İmam-ı Rafii, İmam-ı Nevevi, İmam-ı Rabbani (R.A) hazeratı ve Rasulullah (SAV)'den 400 sene sonra kıyas yapacak müctehidler kalmadığını beyan eden Dürr'ül Muhtar sahibi İbn-i Abidin hazretleri bir hakikatı ifade etmişlerdir.İctihad kapısı kapanmadı, kim kapadı diye bu sözü ağızlarına dolayanlarla, müctehid olmanın vasıflarını abartılı ve çok görenler aynı reformcu heva ehlidir.
Ayrıca konuyla ilgi Muhterem Ebubekir Sifil hocanın bu yazısı da okunabilir.

[1] Yeni Lügat, Emanet ve Ehliyet sh:45, Ansiklobedik İlmihal
[2] İmam-ı Şafii, Er Risale,sh: 491 Kahire

18 Ekim 2008 Cumartesi

Ayakta su içmek

Zararını hiç bilmesek de, tıp bildirmese de, dinimizin bildirdiklerine uymak gerekir. Bir doktor diyor ki:
Midenin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklıdır. Ayakta içilen su, doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında, mide caddesi denen bir oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını geçerek, onikiparmak bağırsağına geçer. Sıvılar oturarak içilirse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Böyle oturarak su içen, birçok intan hastalıklarından korunmuş olur. Suyu veya meşrubatı ayakta içen, bu tehlikeye daha fazla maruz kalır. (Dr. Hamit İspirlioğlu)

16 Ekim 2008 Perşembe

Müctehid ne demektir ?

İctihad eden, çalışan çaba sarfeden; ihtiyaç hasıl olduğunda Kitap, Sünnet ve İcmadan hükümler çıkaran bilginlerdir.Fetva verebilmek için gerekli olan şartlar şunlardır :
1-Müslüman olmak; erkek, kadın farkı yoktur.
2-İyi niyet bulunmalıdır, halkın yararının bulunması bunun işaretidir,
3-Fetva veren ilim ve vakar sahibi olup, soğukkanlı ve dengeli birisi olmalıdır.
4-Fetva verilen konuda derin bilgi sahibi olmalıdır,
5-Fetva veren üzerinde hiçbir baskı olmamalı İslami manada "hür" olmalıdır.Siyasi yönetimlerden ve halktan müstağni olmayan kimsenin ictihadı ile amel edilemez.Allah Teala'nın indirdiği hükümleri çirkin görüp; kendi heva ve hevesleriyle hüküm icad eden tağuti güçlerle cihad etmek "farz-ı ayn"dır.Tağuti güçlerin velayetini kabul ederek; onlardan görev alan bir kimse "sadık ve adil" olma hasletini yitirir. Dolayısıyla velev ki müctehid seviyesinde ilme sahip bile olsa, o kimsenin "fetva"sı ile amel edilmez.[1]
6-Fetva verende hak ile batılı ayırt edebilecek kuvvet bulunmalıdır.Bu insanları tanımak, örf ve adetleri bilmekle ile olur.

İlahiyat fakültesini bitirip, doktora yapmakla, profesör olmakla müçtehid olunmaz. "Müctehidi taklid etmek vaciptir".[2]

Bundan başka arapça, gramer, sarf, nahiv, nasih, mensuh, muhkem, müteşabih, hadis, siyer, tefsir, belagat, usulü fıkıh, illet, lafzı mutlak-müşterek, müfesser, maslahat, içtihad, istihsan, kıyas, icma, sünnet, adalet, güzel ahlâka sahip olmak gerekir..

Yine ahkâm ayetlerini ve hadisleri va'z edildikleri zaman, illet, sebep ve şartları hakkında kesin bilgi sahibi olmak, sebeb-i nüzul, sebeb-i vürud konusunda ihtisaslaşmış olmak..Fıkıh mevzuatını teşkil eden şer'i hükümleri ifade eden istilah ve sözlerin kıymetini hakkıyla ve “tam” olarak bilmek...Şer'i hükümlerin İslamiyetin ilk üç devresinde nasıl tatbik edildiklerini ve bu tatbik şekilleri arasındaki ihtilafları, müftabih kavillerin hangileri olduğunu bilmek..İslam fıkhının tam bir faaliyet içerisinde bulunduğu devirlerdeki içtihadları ve bu içtihadlar arasında hangileri ile hükmedildiğini iyi bilme mecburiyeti vardır.[3]

Mezhepsiz refomcular bu şartları da kabul etmezler.Zira onlarda çok iyi bilirler ki, bu şartları kabul etmek demek, günümüzde bu şartlarda adam olmadığını da teslim etmek, itiraf etmek olacaktır.Bu durumda da kendileri nasıl müctehid, imam olacaklar, nasıl ictihad edecekler !

Hastanenin pansumancısı, doktor gömleğini giymekle ameliyat yapsaydı, tıp okullarına ihtiyaç kalmazdı ! Birileri kendilerini müctehid ilan ediyorlar, uyduları da mesela bir Mevdudi’yi, Karaman’ı, Kardavi’yi asrın müctehidleri ilan ediyorlar! Ben yaptım oldu mantığı..Yusuf Nebhani hazretleri “İmam Suyuti (rh.a.) hazretlerinin zamanında kendisinin ictihad edebileceğini söylediğinde, asrının alimlerinin ayaklanıp mutlak müctehidliğini kabul etmeyip; kendisine sorular sorduklarını, imam-ı Suyuti hazretlerinin bu soruları cevaplamadığını ve mazeret beyanı ile, “mutlak” müçtehidliğinin geçerlilik kazanmadığını” bizlere naklediyor.[4] Sekiz yaşında hafız olan İmam-ı Suyuti hazretleri (vefatı m.1505) beşyüz kadar çok kıymetli kitablar yazmıştır.Hadis imamı ve müctehid olan Süyuti hazretleri, daha yirmi iki yaşında (Celaleyn) tefsir yazmaya başlamıştır.

İmam Gazali rahmetullahi aleyh hazretleri (rh.a.) meşhur İhya'sında : " Zamanınızda müctehid kalmamıştır..İçtihad mertebesinde bulunmayan asrının en alimi de olsa, mezhep sahibinden naklen fetva verir.Mezhebinde bu mes'ele zaif de olsa onu terkedemez." buyuruyor.Yine İmamı Razi, İmamı Rafii, İmamı Nevevi "Bugün müctehid yoktur " buyuruyorlar.

Muhyiddini İbni Arabi (ks) hazretleri de : "Nasılki Peygamberlerin getirdiklerini anlamasak da onları tasdik etmemiz lazımdır.Müctehidlerin de gayb ilimlerinde sağlam makamları vardır..Onlar öyle alimlerdir ki, zanla hükmetseler zanları da ilimdir" buyurmuştur.

İkincibin yılın müceddidi onca ilmine ve şöhretine rağmen, büyük bir mütevazilikle :" Bizim gibi cahillerin bir-kaç hadis-i şerif işitmemiz, delil ve sened olamaz.Bir şeyin helal ve haram olması için müctehidin zan etmesi (ictihad yapması) lâzımdır.”[5] buyurarak meselenin ne denli ciddiyet ve önem arz ettiğini, bu ümmete ve müctehid taslaklarına ilan ve beyan etmişlerdir.
Kuyumcunun elinizdeki yüzüğe gözle bakıp, altın olup olmadığını zan'la bile bilmesinden çok ileri bir şey bu..Takvanın ilme hürmetin kazandırdığı "hal" bu.

Bugün mezheplerin yaklaşık 700 yıldır donduğu ve bu yüzden örtülü şirk iddiası yapanlar [6] başka müçtehid gelemez diye yaygara yapanlar yukarıdaki isimlerini ve sözlerini zikrettiğimiz mübarek imamlardan daha alim oldukları örtülü iddiasındadırlar !

İşte ilim ehlinin tuzağa düştüğü nefsin oyuncağı olduğu an..! Zaten şeytan'da ilminden dolayı Adem aleyhisselama secde etmemiş, büyüklenmiş ve lanetliklerden olmamış mıydı? Bunlarda ilim sandıkları vehimleri yüzünden mübarek mezhep imamlarımıza teslim olmamakta inat ediyorlar! Sadece hanefi mezhebinde bir milyona yakın mesele ‘’olasılıklarla’’ birlikte çözüme bağlanmıştır.Daha geride üç tane mezhebin çözümlerini de siz ilave ediniz.Çözümler var da bunları bulup, nakledecek alimler azaldı..!

Bazı çevreler, bir müctehide ittiba ile taklidin farklı şeyler olduğu iddiasındadırlar. Ancak bu iddiayı destekleyebilecek herhangi bir delil bulmak mümkün değildir. Zira bir müçtehidi taklid, o müçtehidin şer'i delillerden çıkardığı hükümlerle amel etmekten ibarettir. Yoksa müçtehidi "hüküm koyucu" noktasında görmek değildir. [7]
[1] Emanet ve Ehliyet, Y.Kerimoğlu, c.I, sh:46
[2] Yusuf Kerimoğlu, Fıkhi Meseleler,5/239,1984
[3] Pezdevi,usul; A.Aziz el Buhari Keşfül Esrar, Bilmen Kamusu, Anskl.İlmihal.
[4] Yusuf Nebhani, Vehhabilere cevablar, sh: 20
[5] İmam-ı Rabbani (ks) hazretleri, Mektubat c.1, 312. Mektub
[6] Yaşar Nuri Öztürk 20.7.1997 Akit gazetesi
[7] Y.Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet, c.I sh: 48

12 Ekim 2008 Pazar

Sünni-Şii İhtilafı (3)

''Bu anlamda Şia, Sünnet’e ve Sahabe’den tevarüs edilen itikadî çizgiye uygun düşmeyen bir kısım kabulleri sebebiyle Ehl-i Sünnet tarafından “Ehl-i bid’at” içinde mütala edilmiştir/edilmektedir; Sünnî-Şii ihtilafını fer’î meselelerdeki ihtilafa işaret eden mezkûr rivayet ile açıklamak mümkün ve doğru değildir. '' Dr. Ebubekir Sifil

9 Ekim 2008 Perşembe

Karakollar taşınmazken, golf sahaları yapılmış !

Uzun zamandır haberleri izleme ve nete girmeye zamanım yok. Ama aşağıdaki haberi yorumsuz ve özet olarak Star gazetesinden blog arşivime taşımalıyım, çok yazık diyerek..!
Karakollar taşınmazken, golf sahaları yapılmış
Aktütün karakolunda 17 askerin şehit edildiği saldırı sırasında Antalya'da golf oynadığı ortaya çıkan Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Babaoğlu'nun, hangi hava üslerine, ne kadar para harcayarak golf sahası yaptırdığı ortaya çıktı. Maliyetleri 500 bin YTL ile 5 milyon YTL arasında değişen golf sahalarının ilki Konya'ya yapılmış.
Genelkurmay İkinci Başkanı Hasan Iğsız'ın, para olmadığı için karakolların taşınamadığını söyledği ve bu nedenle 17 şehidin verildiği günlerde gündeme bomba gibi düşen "golf" olayı giderek büyüyor. Terörle mücadelede "mali kaynak" sorunu tartışıladururken, golf sahalarına ayrılan kaynak kamuoyunda büyük rahatsızlık doğurmuş durumda.
KALE GİBİ KARAKOL 700 BİN YTL
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın, beş kez saldırıya uğrayan ve son saldırıda 15 askerin hayatını kaybettiği Aktütün Karakolu’nun daha güvenli bir yere taşınması planının mali yetersizlik nedeniyle yapılamadığı savunmasına uzmanlar katılmamıştı. Uzmanlar, Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatlarına göre karakol inşaatının 700 bin YTL gibi bir rakama yapabileceğini vurgulmaışlardı.
Son terör saldırısının ardından gündeme gelen ‘karakolların güvenli yerlere taşınması’ ile ilgili maliyeti hesaplayan İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Sekreter Üyesi Turan Kapan, bin metre karelik alanın, barınak, mühimmat depoları, helikopter pisti, yol alt yapımı gibi farklı kalemleri bulunduğu belirtti. Kapan, ‘Jandarma ve emniyet binaları 3 B sınıfına giriyor. Bu sınıf tipi yapıların metre karesi 455 YTL’dir. Tabi bölgeye malzemelerin taşınması traktör ile mi olur, kamyonla mı? Eşek ile mi? Bunların ayrı ayrı maliyetleri vardır. Barınak ve mühimmat depoları ise metre karesi 255 YTL maliyeti vardır. Bin metrelik yol satı kaplama (Kazısı dolgusu ve yarması) ortalama 100 bin YTL’ye mal olur. Tabi verdiğim rakamlar global rakamlardır’ dedi.