23 Mayıs 2008 Cuma

Mezhepsizler, reformcular nasıl tanınır?

Soru : Bugün, alim, profesör sıfatlı insanlar, kitaplarda, televizyon ve gazetelerde; şimdiye dek hiç duymadığımız şeyleri seslendirerek, mezheplerin şirk olduğunu, herkesin kendisinin ictihad yapabileceğini, kitap ve sünnetten hüküm çıkarabileceğini, mezhepleri birleştirmek gerektiğini belirterek, haram bildiklerimizi helal ilan etmeye başladılar. Mezhep tanımaz reformcuları tanımanın genel bir yolu var mıdır? Bize öyle bir çerçeve veriniz ki, isim isim onları tanımasak da, sözleri kendilerini ele versin ?
Bu soruya önce "başlangıcından bugüne MEZHEPSİZLER '' Mehmed Ali Demirbaş Milli Fikir Yayınları, c.2 adlı kitabından bir bölümle cevap bulmaya çalışalım.(Parantez araları bana aittir.)
" Çeşit çeşittirler. (İşte ilk zorluk burada.) Kimi dinde reformcu olup, dini içten yıkmağa çalışır.Kimi İslamiyeti asra uydurmağa çalışır,( Ki, bu konuda Ebubekir Sifil hocanın sitesindeki her yazı ve kitapları çok dikkatle okunmalıdır) kimi kendi anlayışına göre tefsir eder.Kimi mezhepleri inkar eder, kimi hak ve batıl mezhepleri birleştirmeye kalkar.Kimi bazı içtihatları kabul etmez..(Demekki kendini müctehid vasfında görüyor, günümüzde bu hal oldukça yaygın. İki kitap okumakla ilimi nefsine put yapanlar da böyle.Mezhebin usul-ü fıkhına ait işlerde, ictihada, kıyasa dayanan mes'elelerde, bunlar teferruat, dini bunlardan arındırmak lazım edası ile müctehid kesilirler.)
Bu bakımdan mezhepsizlerin çoğu kafir, pek azı ise sapıktır.Bir kısım Müslümanlar da bilerek veya bilmeyerek bu mezhepsizlere maşalık yapmaktadırlar.
İkinci derecedeki mezhepsizlerin bir kısmı şöyledir:
1- Bir kimsenin kendisini mutlak müctehid görerek ahkam çıkarmağa çalışması, Kitap ve Sünnet'e (yani ayet ve hadislere ) kendi anlayışına göre mana vererek ehl-i sünnetten ayrılması; selefilik ve vehhabilik hareketi böyle bir mezhepsizliktir.
2- Hak ve batıl mezhepler arasında tercihler yapmak veya sadece mezhepler arasında tercihlerde bulunmak suretiyle hak mezhepleri ilga etme hareketi.
3- İcma ve Kıyası inkar, taklit aleyhtarlığı, farklı ictihadlarından dolayı İslam alimlerine dil uzatıp İbn-i Teymiyye, Şevkani, Abduh gibi mezhepsizleri önder kabul etmek.
Bu hareketleri yapan kimselerin mezhepsiz olduğu kolayca anlaşılır.Bununla beraber birkaç müşahhas misal verirsek mezhepsizler daha kolay teşhis edilir.
MEZHEPSİZLERİ TANIMAK :
Aşağıdaki hareketler mezhepsizler tarafından yapılmaktadır:
1- İttihad-ı İslam, İslam birliği diyerek hak, bid'at ve batıl mezhepleri bir arada toplama gayreti. Mesela sünni, şii, vehhabi, dürzi ve sosyalistleri bir arada toplamak gibi.(Günümüzde bunun kapsamını daha da genişleterek, dinler arası diyalogcular türemiş ve bu fikrin bir başka varyasyonu olarak Yahudi ve hristiyanların da –haşa- cennete gideceklerini söyleyen tipler zuhur etmiştir.)
2- Mezhepler üstü hareket etme "İslamcılık cereyanı.Bugün Ehl-i Sünnet olan bazı kimseler bilmeden "İslamcı" tabirini kullanmaktadır.İslamcılık mezheplerden uzak olma hareketidir.Osmanlı devletini yıkan amillerden birisi de bu İslamcılık hareketidir
3- Küfürleri belli olan İbn-i Sina, Farabi gibi filozofları, Efgani ve Abduh gibi masonları İslam alimi olarak tanıtma ve takdim, kafirlere karşı yumuşak hareket etme, İslam hümanizmi dedikleri batıl yol.
4- İslamiyeti solculuk zannetme, özel mülkiyeti inkâr, Seyyid Kutup gibi malı cemiyetin mülkü sayma, İslam sosyalizmi dedikleri batıl cereyan.
5- Ehl-i Sünnetin dört hak mezhebinden birisine göre kitap yazmayıp, İslam'da faiz, İslam'da zekat, İslam'da abdest gibi hak mezhepleri ilga edici TELFİK HAREKETİ.(Daha açık ifade ile, Hanefi mezhebine göre böyledir demezler..İslam'a göre, İslam nazariyesine göre diye konuşur, yazarlar.)
6- İslam’ı ilahi bir din kabul etmeyip, insan mahsulü olduğu hissini verebilmek için İslam düşüncesi, İslam nazariyesi, Kur'an'da evrim teorisi, İslam’ın görüşü gibi ifadeler kullanma işi.(Oysa görüş, nazariye, teori insanların fikirleri için kullanılır.Beşeri ideoloji ve felsefelere ait kavramlardır.)
7-Müellefe-i Kulubün Kütüb-i Sittedeki hadis-i şeriflerle sabit iken, kafirlere zekat vermek için mason Abduh gibi müellefe-i kuluba zekat verilmesini savunmak.
8- Müftabih kavilleri zikretmeyip, çeşitli mezheplerin ictihadlarını bildirerek okuyucuyu şaşırtma gayreti gütmek veya bunlardan bazısının ictihadının kuvvetli olduğunu söyleyerek alimler arasında hakemlik yapmak.(Mesela Seyyid Sabık'ın Fıkhus-sünne adlı 4 ciltlik kitabı böyledir.Fetvalar hangi mezhebe göre belli değil. Yusuf el Kardavi Helal ve Haramlar kitabının daha ön sözünde kendisinin mezhepsiz olduğunu ikrar ediyor.Seyyid Kutup İslami etüdler Kitabı ve Sosyal adalette, sahabeyi tenkit ederek görüş ve nazariyelerini sıralıyor ! )
9- Sahabeye dil uzatmak. (Mesela Seyyid Kutub İslam'da Sosyal Adalet kitabının 251-252. sayfalarında Hz.Osman Efendimizin iktidara gelmesini eleştiriyor, O'nu –ra- becerisizlikle suçluyarak, Hz.Ali , Hz.Ömer'den sonra gelse idi diyerek, ashabın icmaına rağmen, İslam devletinde fitnelerin olmayacağını ifade ederek, Haşa dolayısıyla Hz.Osman (RA) efendimizin fitnelere seyirci kaldığını yazabiliyor.)
11-(Maddeleri atlayarak, özetliyorum)Tasavvufu, rabıtayı, ölmüş evliyanın feyz vermesini inkar. 12- Altın yüzüğe, düşük faize, kadınlı-erkekli oturmaya cevaz vermek.
13- Iskat-ı salat, devir ve zuhr-u ahiri kabul etmemek.
15-Peygamberlerin günah işlediğini söylemek. (Hatta Kul Mu..,Resul Mu.. (Sallahu Aleyhi Vessellem) diyerek Peygamberimizin vahiysiz zamanında hatalarının olacağı ifadesinden yola çıkarak eleştirmeye kalkmak. Oysa ismet sıfatı ile günah işlemekten korunmuş olan Peygamberler masumdurlar ve onların ancak Allah'ın taktiri ile zelleleri olabilir.) [1]
16- Vefat etmiş enbiya ve evliyadan yardım istemeyi şirk saymak,
17- Allah gökte ve arş'da oturuyor demek.(Zübtetül İhyayı tercüme eder gibi yapan Ali Özek'de ehl-i sünnet itikadını tercüme ederken sh.11'de bu şekilde yazabilmiştir.)
18- İslam alimlerinin kitaplarında uydurma hadisler olduğu iftirasını yaymak.(Mesela İmam Gazali hazretlerinin meşhur İhyası için bunu yaparlar.İmamı Gazali kuddise sirruh ki, Şafi mezhebinde müctehid vasfında birisidir.Ö.Nasuhi Bilmen Kamusunda yazılıdır.Böylelikle insanların içine şüphe tohumları ekerek, din ve dinin nakil kaynaklarına darbe vuracak ve herkesin kitap ve sünnetten kendisinin anlamasının yeterli olacağını söyleyeceklerdir.)
(İmamı Gazali hazretlerinin kitaplarında mevzu hadîsler bulunduğuna dair cahilce bir iddia ve iftira vardır. Büyük muhaddislerden İmamı İrakî uzun yıllar çalışarak bu iddiayı çürüten bir eser yazmıştır.Bugün, İslâm dünyasındaki birçok kötülük, fitne fesat, sapış; İmamı Gazalî, İmamı Rabbani, Abdülkadir Geylanî gibi büyüklerin yolundan ve metodundan sapılmasından dolayı meydana gelmiştir.M.Şevket Eygi/Milli Gazete 21.03.08)
19- Zaruretsiz küfür alametini caiz görmek.
22- Peygamber Efendimizin mübarek anne ve babasına -haşa- kafir demek.(Sallahu Aleyhi Vessellem )
23- Mucizeleri tevil veya inkar etmek.Miracı Mr. Hamidullah gibi rüyada olduğunu söylemek.
24- Mezhepsiz Mevdudi gibi, imanın şartını beş olarak bildirmek, kaderi inkar etmek.
29- Kur'an-ı Kerim'den ve Hadis-i Şerif'ten bizim gibi mukallidlerin anladıkları delil olmaz.Bunlar ancak müctehidler için delildir.Hal böyle iken muteber bir tefsire bakmadan Kur'an-ı Kerim'i okuyup Allah böyle buyuruyor denilmesi büyük hatadır.Ben Kur'an'dan ve Hadis'ten başka delil tanımam demesi büyük cinnettir.Bu bakımdan vaizlerin cemaata Kur'ana sarılın (yani onu okuyun, tefsirini size bırakıyorum demeleri büyük cinayettir.Zira "Kim Kur'anı kendi aklı ile tefsir ederse cehenneme gidecektir, isabet etse bile" Tirmizi.Tabi vaizler Kur!ana sarılın derken, İslam’a sarılın anlamında söylüyorlar. ) Bizlerin Kur'anı Kerime göre hareket etmesi ancak mezhebimizin müftabih kavilleriyle amel etmemizle mümkündür.Herkese Kur'an ve Hadis tercümesi (meali) okumasını söylemek büyük sapıklıktır..." (M.A.Demirbaş’dan nakil burada bitti)
Bununla beraber bu mezhepsiz reformcular mübarek ehl-i sünnet alim ve velilerinin kitaplarını tercüme eder gibi yaparak içine kendi zehirlerini akıtırlar.Kitap sahibinin yazmadığı ve murad etmediği şeyleri ilave ederler.Bir başka mezhepsiz de bu kitap yazarı mübarek zatı alaya alarak, tahkir eder ve hatta küfrüne fetva verir.Oysa yapılan, danışıklı döğüştür gibi bir durumdur.
Bu konuya Yusuf Nebhani hazretleri (Rh.A) de işaret ederek :" ..o velinin adına uydurulmuş ve onun kitabına sokuşturulmuş bir laf olabilir veya ona karşı açık bir iftira yapılmış bulunur.Nitekim Şeyh Muhyiddini İbni Arabi'nin kitaplarına bu gibi şeyler yapılmış bulunmaktadır.Din aleytarı olan kimseler, şeriatin zahirine muhalif işlerden O'nun aleyhine bir cümle uydurdular ve Fütuhat-i Mekkiye adlı kitabına ve O'nun telif ettiği "Füsus"' a sokuşturdular...Esasen bu hal bazı kitaplarımda benim başıma da gelmiş bulunmaktadır."[2] buyurarak bu vahim duruma işaret ederek, ümmetin dikkatini bu mühim noktaya çekmiştir.Allah ondan razı olsun.
Bu durumda ölçümüz, hangi meşhur ve muteber kitap olursa olsun, tercüme edenin kimliğine ve biraz da yayınevine dikkat etmek zaruretidir.Bir tas çorbada iki tane minik taş yada kıl gördüğümüzde nasıl iştahımız gidiyorsa, itikadımızla alakalı bu vakıaya çok daha fazla hassas yaklaşmalıyız.Zira ilki mide zevki idi, ikincisi itikad ve ebedi saadetimizi ilgilendiren bir husustur.Yanlış itikad üzerine ibadet, amel abestir.
"Zemzem ile şarap birbirine karıştırıldığında, bu karışıma zemzem denilmez, murdar olur ve içilmez"..Yanlışlarını atar öylece okuruz sözü de büyük bir aldanma ve aldatmacadır.Zira bir: bizde bunu yapabilecek ilim yok, ikincisi: ilim sahibi olanların bile bir zaman sonra anlayışlarının değiştiğini, farkında olmadan ehl-i sünnet inancının dışına çıktıklarını, sapıklaştıklarını; sahabe ve din büyüklerine saygılarını kaybettiklerini bizzat kendi gözlerimizle defalarca gördük.!
[1] Ömer N. Bilmen, Büyük İslam İlmihali sh: 18
[2] Şevahid'ül Hakk, sh : 305