Şu konu üzerinde yorumlar kısmında asrının müceddidi sayılan Hüccet-ül İslam lakabıyla da meşhur İmam-ı Gazali Hazretlerinin, Ebubekir Sifil hocamızın bir yazısına atıfta bulunularak: ''İşte bu nokta son derece önemlidir. el-Kevserî merhumun nefis tesbitiyle söyleyecek olursak, bir ilim dalında otorite olan nice alim vardır ki, bir başka ilim dalında talebe seviyesindedir. Bu sebeple her ilim, sahasında mütehassıs olan ulemadan alınır.Bu bağlamda gerek İmamu’l-Haremeyn, gerekse İmam el-Gazzâlî, Hadis ilminde otoritesine başvurulacak ulemadan değildir.'' cümleleri sohbet ettiğimiz kardeş tarafından farklı algılanmış idi. Aslında Mehmed Furkan son derece iyi niyetle hadiseye baksa da; biliyoruz ki, pekçok reformist çizgide olanlar ''işte biz haklıyız, Ebubekir hocanız bile bu gerçeği (!) teslim etti'' diyerek mezkur yazıyı kaynak göstermekteler.
Oysa durum hiç de öyle değil. Ebubekir Sifil Hocama durumu ilettim. (Binler okuru içinde ben gurbette bir garip olduğum için, Allah razı olsun bana biraz daha toleranslı olarak zaman ayırıyorlar ve söz konusu cevapları ile içime su serptiler.Her ne kadar (Mehmed Furkan kardeşimi tenzih ederek, hatta teşekkür ederek, bir hakikatin aydınlatılmasına vesile oldu) reformcular buna memnun olmayacaklarsa da Ebubekir Sifil hocamdan gelen iki mektup aynen şöyle:
''es-Selamu aleykum ve rahmetullah
Aziz kardesim,
Hadis ilminde ya da bir başka ilim dalında bir kimsenin otoritesine başvurmak demek, onun o ilim dalında söylediklerini belirleyici kılmak demektir.Fıkıh imamlarındaki dakik istinbat melekesi Hadis imamlarının kahir ekseryetinde bulunmadığı için Hadis imamlarindan fetva istemez. Kelam alimleri ömürlerini Kelamî meselelere hasrettiği için Fıkıh, Hadis gibi sahalarda onların görüşlerine başvurulmaz. Aynı ifadeleri tersinden de rahatlıkla okuyabilirsiniz. İmam el-Gazzâlî ve hocasi Imamu'l-Haremeyn Usul, Fıkıh ve Kelam ilimlerinde zirvededirler. Hadis ilmindeki dereceleri ise diger ilimlerdeki dereceleri gibi degildir.
İştigal sahalari farklı olduğu için onlar munhasiran Hadis sahasinda eser vermemislerdir.Dolayisiyla Hadis sahasında, özellikle de tashih/taz'if konusunda, hayatını bu sahaya vakfetmiş alimlerin otoritesine basvurulmalidir.Bu söylediklerim, bizim seviyemizdeki insanların o alimler arasinda hakemlik yaptığı manasina alınmamaıdır. Zira bu ifadeler bana ait olmayıp,el-Kevserî gibi muhakkik alimlere aittir.Vesselam.''
Benim tekrar yazdığıma gelen hocamızın şu ek açıklaması ile elhamdulillah bu gece uyuyabilirim artık:
''Ben bu meseleyi, ehli arasında dile getirilmiş ve musellemattan olmuş bir mesele olarak yazdım. Kendi tesbitim değildir. Ancak konuyla ilgili hemen her yazımda, bu meselenin ne İmam el-Gazzali'nin ne de İhya'nin kıymetini tenkıs edeceğini, eserin de sahibinin de bizim için baş tacı olduğunu vurgulamaya çalıştım.İnsaallah bu meseleyi bir kere daha yazayim.Fi emanillah.''
Yazın hocam yazın..Biz ahir zamanın arızalı beyinlerine ne kadar çok yazsanız o kadar iyi olur.Allah (cc) sizi başımızdan eksik etmesin inşaallah.Mehmed Furkan kardeşime de tekrar teşekkür ederim, hocamızın bahsi geçen makalesi, kimbilir nerelerde nasıl farklı biçimde kullanılıyordu.