1 Nisan 2008 Salı

Tayyip Erdoğan nerede yanlış yaptı?

Tarihler 31 mart 2008 pazartesiyi gösterirken Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcısının sunduğu iddianameyi kabul etti ve AKP için sonun başlangıcı olması istenen yargı süreci resmen başlamış oldu.

Öyle bir ülke ki, milyonların oy verdiği partiler, şiddeti teşvik etmeseler dahi, laiklik baz alınarak atanmış 11 kişinin iki dudağından çıkacak kararla kapatılabiliyor.

Kapatanlar da biliyor, geçmişte olduğu gibi, yerine yenileri açılıyor. Ama bu süre zarfında güçlenen parti enerjisi akamete uğratılmış oluyor yada lider kadrosuna siyaset yasağı konulup, defteri dürülmüş oluyor. Yerine benzerinin gelmesi ise nasılsa uzun yıllar alıyor.

Ben Tayyip Erdoğan’ı daha akıllı sanırdım!
Geçen yıllarda parti kapama ile ile ilgili yasa değişiklikliği yaptıklarında, gerçekten parti kapamanın artık neredeyse mümkün olamayacağını sanmıştım. Yapılan bu değişikliği böyle anlamıştım. Meğerse Sayın Başbakanımızın danışman ve hukukuçuları demokrasi adına hayati bir değişikliği yaparken bile uyumuşlar! Akıl, bilgi ve hikmetten uzak yapılmasaydı söz konusu yasa değişikliği bugün bu utanılacak olayı yaşamıyacaktık.

Batı ülkelerinde de var anayasa mahkemeleri. Ama mesela Almanya’da mahkemenin 16 üyesini de meclis seçiyor. Fransa’da 9 üyenin 6’sını meclis, 3’ünü cumhurbaşkanı seçiyor.Keza İtalya’da 15 üyenin 5’i meclis, 5’i c.başkanı, 5’i yargı içinde seçilmektedir.

AKP’nin ilk seçimlerde AB rüzgarını arkasına aldığı dönemi hatırlayınız. Sürekli AB uyum yasaları çıkarmada rekor kırmıştı. Medya da bu sebeple kendisini destekliyordu.
İşte o rüzgarla AKP hem üst paragrafta bahsettiğimiz Anayasa mahkemesi üye seçim sistemini, hem parti kapama, seçim sistemi ve dokunulmazlıklar gibi netameli konularda gereken demokratik değişimleri gerçekleştirmemesinin acı faturasını hem kendisi, hem de ülkemiz ödemek durumunda bırakılmıştır.

AKP’yi kapatmak ve R.Tayyip Erdoğan’ın kellesini isteyip ona siyaset yasağı dileyenlerin; ne AB, ne Expo, ne demokrasi, nede ekonomi umurlarında değildir. Baas usulü oligarşilerinin sürekliliği ve etkinliğinin devamıdır önemli olan. Hatta bu öyle bir kindir ki, anayasaya rağmen eşi başı örtülü diye c.başkanını bile sanık sandalyesine oturttular!

Buradan bakınca ve medyada başta Flash TV.'de Erhan Göksel’i dinledikten, M.Şevket Eygi'yi okuduktan sonra insan Türkiye için endişe etmekten, kahrolmuşcasına üzülmekten kendisini alamıyor. Keşke Suat gibi bu da geçecek diyerek ümidimi koruyabilseydim.