8 Nisan 2008 Salı

Veli muhabbeti,sahabeye;sahabe muhabbeti Efendimiz (sav)'e götürür; O (sav) ise Allah'a erdirir.

İmam-ı Rabbani kuddise sirruh hazretleri şöyle bildiriyor:
Bir hükmün doğru veya yanlış olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olup olmamakla anlaşılır. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymayan her mana kıymetsizdir, yanlıştır. Her sapık, Kur'an ve sünnete uyduğunu sanır, sapıklığının doğru olduğunu iddia eder. Yarım aklı, kısa görüşüyle, bu kaynaklardan yanlış manalar çıkarır. Doğru yoldan kayar, felakete gider. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri manalar doğrudur, bunlara uymayan yanlıştır. (1/286)

* * *
Birkaç hadis-i şerif meali:
Beni ana-baba, evlat ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz. [Buhari]
Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar. [Deylemi] (Resulullahı seven de onu çok anar.)
Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir. [Deylemi]


Mevlid kandili, Resulullahı sallahü aleyhi vesellemi hatırlamaktır. Muteber kitaplarda, Peygamberimizin de önem verdiği açıkça yazılı olan bu mübarek gecede, Peygamber efendimizi anmaya, nasıl uydurma diyenler hakikati ifade etmiyorlar.


Biz seni, âlemlere rahmet olarak gönderdik. [Enbiya 107]
Biz seni, bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. [Sebe 28]
Senin için bitmeyen, sonsuz ecir vardır. Elbette sen en büyük ahlak üzeresin. [Kalem 3-4]
Rabbin sana [çok nimet] verecek, sen de razı olacaksın. [Duha 5]
Allah ve melekleri, Resule salât ediyor, iman edenler, siz de salevat getirin. [Ahzab 56]


* * *

Baklava, iyi bir gıdadır; ancak şeker hastasına zararlıdır. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitapları da bid’at ehline kötü görünür. Onların hali, maymunun aynaya bakıp da, çirkinliğini görünce, aynayı kırması veya güneşten aynı enerjiyi alan elmanın kızarıp tatlılaşması, biberin ise, kızarıp acılaşması gibi bir şeydir. Her ne kadar, bunlar güneşten oluyorsa da, acılaşıp tatlılaşmaları kendilerindendir.


İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın feyzleri, nimetleri, ihsanları yani iyilikleri, her an insanların iyisine, kötüsüne, herkese gelmektedir. Herkese mal, evlat, rızık, hidayet, irşat, selamet ve daha her iyiliği fark gözetmeden göndermektedir. Fark, bunları kabulde, alabilmekte ve bazılarını da almamak suretiyle, insanlardadır. Nitekim güneş, hem çamaşır yıkayana, hem de çamaşırlara aynı şekilde parlarken, çamaşırcının yüzünü yakıp karartır, çamaşırları ise beyazlatır. (1/164)


* * *


Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ bir kuluna iyilik yapmak isterse onu bu büyüklerle tanıştırır ki, bu devlet-i uzmadır. Yani en büyük nimettir. Onların zerreleri, kâinattan kıymetlidir. Bu olmazsa, onların sadık bendeleriyle karşılaştırır. Bu da büyük nimettir.
İmanı, itikadı düzgün olan ve Allah’ın sevgili kullarını tanıyan arkadaşlarımızın en ednası yani en aşağısı, diğerlerinin en âlâsından daha âlâdır; çünkü doğru imandan ve bu büyükleri tanımaktan kıymetli üstünlük yoktur.


* * *


İmam-ı Gazali kuddise sirruh hazretleri buyuruyor ki:
Çok çalışınca, çok ibadet yapınca, beden yorulur. Hareket etmek istemez. Bu zaman uyumakla veya salihlerin hayat hikâyelerini okumakla yahut mubah olan eğlencelerle bedeni neşelendirmeli. Böyle yapmak, usanarak ibadet yapmaktan efdaldir.
Sıbgatullah Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
Evliyanın menkıbelerini okumak, dinlemek muhabbeti artırır. Eshâb-ı kiramın menkıbeleri, imanı kuvvetlendirir, günahları mahveder.