Yeni Şafak'dan İbrahim Karagül 19 mart 2008 tarihli ''Ekonomik Armageddon ve kıyameti beklemek…'' başlıklı yazısında konunun vehametine ve ciddiyetine işaret ederek : '' Yanılgı şu: ABD'de başlayan krizin boyutlarını hesaplamayı başarabilmiş değiliz. Bunun; sadece finansal kriz olmadığını, sadece mortgage kriziyle sınırlı olmadığını, dev finans kuruluşlarının batmasının beklendiğini, üretim ekonomisini de vuracağını göremiyoruz. Küresel sermayeye yön verenlerden Bear Stearns battı. Goldman Sachs International, JP Morgan Chase Bank, Bank of America, Citibank, Merrill Lynch and Morgan Stanley gibi parayı yönetenlerin sonu ne olacak?
Krizin, Latin Amerika, Güneydoğu Asya gibi bölgelerde değil, dünya ekonomisinin merkezinde olduğunu, gelişmiş ekonomilerin krizi olduğunu, ABD'nin bir çok ülke ekonomisini yutacak şekilde büyük bir karadelik açtığını göremiyoruz. Bunun sadece bir ekonomik kriz olmadığını, sosyal ve siyasal sonuçlarının çok ağır olacağını, bir çok ülkeyi ekonomik açıdan mahvetmenin yanı sıra bölgesel düzeyde ciddi çatışmalara neden olabileceğini, bu çatışmaların en yoğun olarak Avrasya fay hattında olacağını, bizim coğrafyamızda derin siyasi dizayn planlamaları uygulanabileceğini göremiyoruz. ''
Ürdün'de BM çalışanları bile gıda ürünlerindeki %50 fiyat artışı nedeniyle greve başladı. Yemen, Özbekistan, Bolivya, Endonezya ile birlikte, Mozambik, Senegal ve Fildişi Sahilleri gibi Afrika ülkelerinde de çatışmalar çıkıyor. Vietnam, Hİndistan, Pakistan, Komboçya ve Çin kendi halkına yetişmeyeceği korkusuyla prinç ithalatını durdurdu.
Dünya Bankası'da Gıda Alarmı verirken, Avrupa'da konuyu ciddiyetle ülke genelinde ele alan ve tedbirlerden söz eden ülke İspanya oldu.
Tarımı eleştirerek günah keçisi yapan liberaller, bu gıda alarmını hiç değilse bugünlerde doğru okuyabilirler mi bilmiyorum.
ABD savaşlara ayırdığının yanında devede kulak bile kalmayacak bir bütçeyi ayırmış olsa da, en azından artan gıda fiyatlarından olumsuz etkilenen ülkelere acil yardımda kullanılmak üzere 200 milyon dolarlık bir fon tahsis etmiş olması; gelişmiş ülkeleri bu konu doğrultusunda harekete geçirecektir diye ümit etmekteyim.
''Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır.'' (Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/492) Bu konuda sayısız Peygamber (sav) buyruğu var. Azgınlaşan dünyalı, acaba susuzluk ve açlıkla mı terbiye edilecek, ya depremler..!
Şu anda dünya ülkeleri ortak aklı, düşünceyi ve ahlakı kaybetmiştir. Su kaynakları ve kaynaklar tükenme tehlikesi ile karşı karşıya diyen BM, Dünya Bankası nerede?Bunların bulunduğu ülke ABD ise İran'a saldırma peşinde..Bu durumda ortak akıldan bahsedilebilir mi? Amerikalı akıllı olsaydı, Bush gibi bir kökten dinci fanatiği ve zeka özürlü birini başkan seçer miydi? "İşler, ehil olmayana tevdi edildi mi kıyameti bekleyin." ( Buhari, İlm 2, Rikak 35 ) Dünya genelinde kabiliyetsiz; ferasetsiz, tefekkürsüz, vicdanı kıt, bilgisi kıt insanlar ülke yönetiyor. Koyun sürüsü gibi dünya halkları bunu fark etmiyor. Başa geçen, başkan, başbakan, şansölye, kraliçe ünvanlarını da alınca, artık itaat mecburi oluyor.''konuşmasını bilmeyenler halka hitab edecekler''
Kıyamet alametleri ile ilgili hadisleri sıralamayacağım. Yalnızca ''her geçen günü aramadıkça kıyamet kopmaz'' hadisi şerifini zikretsek bile yeterdi. Artık gelecek endişesi artmıştır. Sokağa çıkılacak gibi değil. Dün haberlerde 3 taksi şoförü durakta yanyana ayakta sohbet edip, müşteri beklerlerken, bir sarhoş geldi üçünü de ezerek öldürdü. ''Ölümler ani olur'' hadisini hatırladım. Eskiden insanlar hastalanır ve rahat rahat ölüme son hazırlıklarını yapar, yakınlarıyla helallaşır, vasiyetlerini yazarlardı.
Uzattım, gelen gün maalesef güzel olmuyor ve gideni aratıyor. Allah Celle Celalüh sonumuzu hayır eylesin, amin.