Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her kitap okunmaz. Bir kitap doğru bile olsa, yazan Allah için yazmamışsa okuyan zarar görür. Çünkü yazanın habis ruhu, zulmeti etki yapar. Yazan ihlâsla bile yazsa, basanlar para için basmışsa yine feyz, bereketi olmaz. Büyüklerin kitaplarını okuyanlar ise, büyüklerin ruhaniyetinden feyzinden istifade eder. Sadece ilim yetmez, ihlâs da lazımdır.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İki şey varsa korkmayın:
1- Bu dinin sahibine uymak,
2- Allahü teâlânın sevgili kullarını tanımak.
Peygamberlerden sonra insanların en üstünü olan Hazret-i Ebu Bekir’den bir kimse dua istiyor. Ellerini açıp şöyle dua ediyor:
Ya Rabbi bir günahkâr kul, bir günahkâr kulundan dua istiyor. İkisinin de günahlarını af eyle.
Kalbi çok hasta olan kimse eşine dostuna dini nasihat yapamaz. Din kitabı okuyamaz. Bir Müslüman arkadaşının yanına gidip sohbet edemez. Ama kalbinde biraz kırıntı varsa kitap okur.
Ölüme hazır olan hep güler. Çünkü o vuslatı bekliyor. Rabbine kavuşmayı bekliyor. Müslüman gülmesin de ne yapsın.
İnsanların fitnesinden kurtulmak istiyorsak, çarşı ve pazarlarda sık sık bulunmamalı.
Ticaret erbabının dükkânlarında uzun müddet oturmamalı.
Hiçbir günahı küçümsememeli, çok çalışmalı. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.
Dünya gamından, nefsin sıkıştırmasından kurtulmak için, kabirleri sık sık ziyaret etmelidir.
Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınızın, komşularınızın, sırlarını ifşa etmemeli; çünkü gördüğünüz bu sırlar, size emanettir. Emanete hıyanet ise, çirkin bir harekettir.
Haram giren, haram çıkan ağızla yapılan duayı Allahü teâlâ kabul etmez. Duanın kabul olması için ağza da mideye de dikkat etmek lazım. Vesile ile dua etmek lazım.
Küfre, bid’ate ve günahlara karşı emr-i maruf yapılırsa, Allahü teâlâ o beldenin hak ettiği azabı tehir eder. Emr-i maruf yapılmazsa azabı ilahi gelir.
Bir yumruk gibi olmalı. El açık olursa parmaklar zarar görür.
İnsanların dünyada işlediği suçlardan dolayı Allahü teâlâ iki şekilde cezalandırır, ya cezayı ahirete bırakır, kâfirlerin ki böyledir. Yahut dünyada sıkıntı verir. Ahirete bir şey kalmaz. Bunun için sıkıntı Müslüman için bir nimettir. Bunun ahiretteki karşılığını bilseler, sıkıntı gelsin diye dua ederler.
Mehmet Ali Demirbaş