18 Temmuz 2008 Cuma

Ad kavminin Şeddatı, Amerika'nın Bush'u !

''Kur'an-ı Kerim'de: "Âd (kavmi)ne gelince: Onlar yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve "Kuvvetçe bizden daha güçlü kimmiş!.." dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ı -ki O, bunlardan pek kuvvetlidir- hiç düşünmediler mi? Onlar bizim mu'cizelerimizi bilerek inkâr ediyorlardı". (el-Fussilet, 41/15) hükmü beyan buyurulmuştur.

Fizikî yapıları hakkında değişik rivâyetler vardır. Fakat gerek boy, gerek fizikî güç olarak, gayet kuvvetli oldukları bilinmektedir. Hz. Âdem (a.s.)'in boyunun altmış zira (arşın) olduğu, Buhârî'de kaydedilen haberlerle sabittir. Kendisinden sonra gelen nesillerin giderek kısaldığını iddia edenler, Âd kavminin boyunun altmış ziradan aşağı olduğunu ifade etmişlerdir. Bazı müfessirler ise, Âd kavminin, boy itibariyle Hz. Âdem'den de büyük olduğu üzerinde durmuşlardır (Kurtubî, XX, 48; Buharî, Enbiyâ, I; İbn Hanbel, II, 3 1 5-325).)'' Yusuf Kerimoğlu

Bilindiği üzere Ad kavminin lideri Şeddat idi. Bugünkü Amerika’nın ve lideri Bush’un kibirli hali ile Şeddat arasında büyük bir benzerlik bulunmaktadır.Esasen Allah Tela düzenine harp açan her despot, kibrini geçici dünyevi gücünden almaktadır.Bu güce güvenle Bush’un haçlı seferlerinin başladığı yönündeki beyanı, kibrin günümüzdeki versiyonundan başka bir şey değildir.

Ad kavmi heykelci bir millet idi ve heykellerine taparardı da. Amerika’daki büyük Hürriyet heykeli ile bu yüzyılda gücüne taparak dünyadaki mazlum müstaz’afların kanlarını acımazsıca döken çağın Şeddat’ı Bush’un; konuşurken vücut dilini iyi okuyan ve ondaki bu kibri, karşısındakini aşağılayan tutumu, ama aslında şaşkın bir geri zekalı olduğunu hemen farkeder.Bu tip herifleri derin danışmaları yönlendirip yönetmektedir.

Ad kavmi uyarıcıları Hud aleyhisselamı dinlememenin ve güçlerine, ekonomik yapılarına; kalkınmış şehirlerine (Bağ-ı İrem) güvenle; kibirlerinin sonucunda, ilahi ikaz olan kuraklığı, tabiat olaylarından saymışlardı. Bu ikazdan bir süre sonra tabiat kanunları diyerek geçiştirdikleri o kanunların sahibi Allah’ın (cc) şiddetli kasırgaları ile acılı, korkulu ölümlerle yok olmuşlardı.

Kader yalnızca birey olarak insanlar için çizilmiş bir Allah Celle Celalüh takdiri değildir. Kader aynı zamanda ülkeler/kavimler içinde kalemini oynatmıştır.Takdir edilen mürekkep kurumuştur.Her şeyin vakti, saati vardır ve kullar aceleci olduklarından ve hikmete karşı çoğu zaman kör olduğumuzdan hemen görüp anlamak nasip olmayabilir.
Tarihte nice imparatorluklar geldi geçti.Nice kavimler geldi geçti.Zalimler mazlumların ahlarında cezalarını gördüler.
Müslümana düşen şartlar ne olursa olsun öncelikle Müslümanca bir duruş ile Müslümanların safında ve hemen sonra mazlumların safında yer almaktır.

Geçmiş kavimler nasıl dün, ulusal çıkarlarını bahane ederek Peygamberlerin tebliğlerine sırt dönmüşlerse bugün de İslam dünyası içinde ve dışındaki tağutlar dünyevi çıkarları ve ideolojileri adına, İslam’a savaş açabilmektedirler.
Müslüman ümitsiz olmayacaktır.Ebreheler orduları yürürken, Rabbim Allah’dır diyenlerin kalbi teslimiyetleri zaferle sonuçlanan dua olacaktır. ''Sabredenleri müjdele'' mealindeki ayetle, dünya hayatının geçici zor günlerinde İslami bilincin sürekli yeni ve taze tutulması en temel davranışımız olmalıdır.
Umarız AKP hükümeti İran konusunda zorba dayatmalarda, zorbalardan yana meyletmeden bir arabuluculuk yapmayı ve İran lehine insiyatif almayı başarır.Allah Teala Müslümanlara şu zor zamanda Müslümanca yaşamayı/duruşu her nefeste nasip eylesin duasıyla..