''..Her ne kadar modern hayat tarzının bizzat kendisinin önce hastalık üretip, sonra onu tedavi için ilaç keşfetmenin peşinde koştuğu, hatta keşfettiği ilaçların, bir hastalığın iyileşmesine vesile olurken başka hastalıkların sökün etmesine sebebiyet verdiği birer vakıa ise de, bu yazıda bu nokta üzerinde durmayacağız.
Aynı şekilde modern hayat tarzı, önce bedensel özürlü kimseleri “acınılacak” insanlar olarak görmeye yatkın insan tipini üretiyor, sonra da özürlüleri rehabilite ederek topluma kazandırmanın yollarını arıyor.
İnsanları her türlü reklam ve propaganda tekniğini kullanarak midelerine esir edip, “yaşasın yemek yemek” diyen, sonra da “mükemmel görünmek için fazla kilolarınızdan kurtulmak mı istiyorsunuz, bizim yöntemimizi denemelisiniz” çağrıları yapan hep aynı çarpık anlayış…
Tıpta “plastik cerrahi” diye bir alan var. İnsanı iç güzelliği, kalp safiyeti, diğergâmlığı, takva ve ahlâkı ile değil, sadece beden özellikleriyle değerlendiren “kaporta medeniyeti”, vücudunda cerrahi müdahaleye uğramayan nokta kalmamış, dışı cilalı içi çürümüş insan tipi üretmekle meşgul. Haris, bencil, mütekebbir, kişiliksiz, haya ve ahlâk fukarası, edepten bînasip, şefkat ve merhamet yoksunu ama “güzel” ve “yakışıklı” tiplere özendirilen nesillerin oluşturduğu bir toplumun çürümesinden daha doğal ne olabilir?'' Ebubekir Sifil