7 Ağustos 2008 Perşembe

Seyyid Kutub (2)

4- Yine aynı kitapta "Devletçilik, İslam'ın bu tarafı gereği gibi açıklanmamıştır" ( sh: 13 ) Dört raşid halife de dahil, gelmiş geçmiş bütün mezhep imamlarını, ulemayı, alimleri küçümsemek,yok saymaktır bu. Onlar bu mes'eleyi gereği gibi anlatamamışlar da kendisi anlatmış (!) Bütün alimlerimize iftira atıyor. Onları yani dört halife, Emevi, Abbasi ve Osmanlı halifeleri, ulemayı bu konuyu atlamakla, yeterince bilmemekle itham ediyor. Demek ki, Seyyid Kutub, bu dünyaya gelesiye ve sapık kitaplarını yazasıya, kendini mezhepler üstü allame göresiye kadar, İslam ümmeti İslam’ın devlet mes'elesinden habersizdi !
5- "İslamiyyet diğer dinlerden nefret manasını taşıyan dini taassubu asla kabul etmez"miş.(Cihan sulhü, sh: 22) İslam'dan başka dinlere mensup olanları sevmemek taassup olarak gösterilmiştir. Şimdi ben mesela Yahudiyi sevmezsem, Müslüman düşmanı Bush'dan nefret edersem bu taassupmuş.Ne yani -haşa- sevecek miyiz? "Ey iman edenler ! Mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin"[1] misali ayetler varken, Filistin kan ağlarken, Irak'da, Afganistan'da, Doğu Türkistan'da Çeçenistan'da...müslümanlar acımasızca katledilirken, Bush haçlı savaşı başlamıştır diyerek kan emerken kadınların namusu kirletilirken, biz hümanist olacağız, Allah için nefret etmekten uzaklaşacağız, Allah'a ibadeti engelleyen tağutlara taassupta (!) bulunmayacağız öyle mi ?

6- "Tüm insanlar, tanışıp anlaşsınlar, birbirlerini sevsinler diye yaratılmıştır, boğuşup birbirlerini yesinler diye değil "(aynı kitap) Tüm insanlar birbirini sevemez."Mü'minler ancak kardeştir..(Hucurat:10) ‘’Mü’minlerin dostu (velisi) "ancak ALLAH (onun) Resûlü ve rükû eden, namazı kılıp, zekâtı veren mü’minlerdir.” (Maide :55 ) bir çırpıda aklıma gelen ayet mealleri nerede, Kutub'un "tüm insanları kardeş" yapma sapıklığı nerede.. Hadis-i şerifte sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz : "İmanın temeli ve en kuvvetli alameti, müslümanları sevmek, kâfirleri sevmemektir."[2].: "Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun kendi babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne muhalefet edip, düşman olanlara dostluk ettiğini, sevgi beslediğini göremezsin..." buyurulmuştur.[3]

7- "Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar arasında bir yakınlık bağı vardır, hepsi bir ailedendir" (C.Sulhü kitabından )cümlesi de ona ait. Kur'anda Hazreti Lut ve Hazreti Nuh (AS) kıssalarında "Yarabbi oğlum.. diyecek oluyor, iman etmeyen oğlu için Mevlamız :"O senden değil " buyuruyor.Peygamberimiz aleyhisselatü vesselamın getirdiği din, baba ile oğlu karşı, karşıya getirmedi mi?Akrabalar birbirine kılıç çekmedi mi ?

8-"Devlet yalnız vergi yoluyla değil, şahsi mülkiyetten ihtiyacın gerektirdiği miktarda karşılıksız, iade etmemek üzere alır.." (C.Sulhü ) Kısa cevabı, bu da komünist sistemlerde vardır.İslam nizamında zekat dışında devlet zorla bir şey alamaz. [4]

9- İslam'a "nazariye" diyor.Lügatlerde nazariyenin manası, doğruluğu ispatlanmamış ilmi görüşler diye tarif ediliyor. Hani şu Darwin nazariyesi cümlesi gibi. Bu nazariye kelimesi beşeri, ideolojik şeyler için kullanılır.İslam’ın görüşü diyor, görüş biz kullara ait, doğruluğu tartışılabilen şeylerdir. Korkunç cürüm! Yoldaşı mason Efgani'de İstanbul'da yaptığı bir konferansta -haşa- "Peygamberlik sanatlardan bir san'attır" demiş ve ortalık birbirine girmişti.! Yani bu sanatı öğrenenler peygamberlik yapabilirler,diyebilmiştir.Kelime ve kavramlar bu kadar önemlidir.Onlar maksatlarını böyle sinsice kelime oyunları içinde döktürürler.

10- Fizilail Kur'anda, maide suresini güya tefsir ederken : Dört mezhebin ictihadlarını bildirip, "biz bu hususta imam Malik'in fikrini tercihe şayan görüyoruz" diyerek mezhepsiz ve mezhepler üstü olduğunu ispat etmiştir. Sen kimsin de mezheplerden birini tercih ederek, mezhepleri karma yapıp,aklına yatana göre tefsir yapıyorsun.Sen mezhep seçicisi misin ?Maliki mezhebini tercih ederken, diğerleri yanılmışlardır, demeye getiriyor. Yoksa mezhepleri telfik ederek, mezhepler üstü bir konumla, diğer mezhep imamını tahkir edici tarz çok çirkindir.Bir kimse kendi mezhebinin içtihadını tercihe şayan görmez, hep doğru bilir ve amel eder.Başka mezhebin ictihadını tercihe şayan gören, İmam-ı Rabbani efendimizin buyurduğu gibi, mülhid, yani mezhepsiz olur.

11- Zümer suresi 3. ayetini anlatırken, evliyayı, veliyi, mürşid-i kamilleri reddediyor. Bu da vehhabiliğine işaret. Mürşid, Allah dostu veli insana puttur diyebiliyor.

12- Bakara suresine başlarken;"Her surenin kendine has bir musiki tesiri vardır.." diyebiliyor. Kur'anı musiki ve teganni ile bağdaştırmak mı müfessirlik ?

13- "Tefsir ve tevhid alimlerinin bilmesi gerekir ki.." bu cümlesiyle de gelmiş geçmiş cümle tefsir alimlerini ve imamları, alimleri küçümseyerek, onlara akıl hocalığı tarzında, ukalaca bilgiçlik taslıyor. Sanki onlar bilememişler gibi..

14- Yine tefsirlerinde "bana göre" ifadesi, fıkıhtan haberi olanlarca oldukça anlamlı.Sen kimsin, müfessir mi, müctehid mi, muhaddis mi ? hiçbiri..Herkes "bana göre" demeye başladı mı, ortada ne mezhep, nede din kalır..Oysa icazetli ehl-i sünnetin meşhur müfessirleri bile, son tahlilde ‘’en doğrusunu Allah bilir’’ demiş, büyüklenme yoluna gitmemişlerdir.

Tabiünden Şabi (rh.a.)'e bir kimse gelip bir sual sorar.O bu konuda Abdullah İbn-i Mes'ud (RA)'dan bir rivayeti nakleder.Sual soran kimse: "Sen bu konudaki şahsi kanaatini söyle" deyince, Hz.Şa'bi (rh.a.): Şu adama bakın, ben ona Abdullah İbn-i Mes'ud şöyle dedi diyorum.O bana şahsi kanaatimi soruyor. Ben dinimi bundan tenzih ederim. Vallahi müzikle meşgul olmayı, sana şahsi kanaatimle fetva vermeye tercih ederim, diye haykırmıştır.[5]

Hz.Ebubekir -radiyallahü anh- efendimize bir ayetin manası sorulduğunda : “ Ben Allah’ın kitabından bir şey hakkında Allah-u Tebareke ve Teala’nın murad ettiğinden başka bir şey söylersem, beni hangi gök gölgelendirir ve hangi yer taşır. Nereye gidebilirim ve nasıl yaparım? ”[6] buyurarak bu çok ince ve hassas meselenin- hem de peygamberlerden sonra insanların en üstünü olmasına rağmen- önemini, tasasını bizlere hissettirmeye çalışmıştır. Allahresulünün nazarına ilişmiş, sohbetiyle yetişmiş sırdaşı Kur’an’ı tefsir hususunda böyle bir endişe taşıyacak, hiçbir icazeti olmayan, mezhepsiz S.Kutub kendi başına ahkam kesecek, işte ayrılış noktası..!

15- "Zekat bir vergidir, ancak devlet tahsil eder" Zekat bir vergi değil mali bir ibadettir ve verileceği yerler belirtilmiştir. Yusuf Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet İslam İlmihalinin Zekat başlığında muteber kaynaklar eşliğinde tespitlerinden özet :''Şurası muhakkaktır ki, “zekat” ile “vergi” arasında teşri kaynağı, gaye, miktar ve harcanacağı yerler noktasında müthiş farklar vardır. Zekat Allah Teala’nın koyduğu bir ibadettir.. Bu şer’i hududlara hiç kimsenin tecavüz etmesi veya onu değiştirmesi mümkün değildir.Hanefi fukahası, Dar’ül İslam’da zalim bir yönetimin koyduğu haksız vergilerin ödenip-ödenmeyeceği hususunda ihtilaf etmişlerdir...
Adil ve zalim bir İslam ululemirinin yönetiminin bulunmadığı beldelerde; müminler küfür ahkamına muhatap oldukları için “ESİR” hükmündedirler. Küfür ahkamı memurlarına, zekat ve öşürlerini kat’iyyetle veremezler. Verseler de sahih olmaz.”

Zekat toplama hakkının İslam devletinin başı ululemre ait olduğunu bilmek başka şey, hem zahiri ve hem de batıni mal olarak tabir edilen, ortada olan; para, altın gibi gizlenilebilen mallar –ki bu gizlenilebilen kısmı Hz.Osman efendimizin ictihadı ile ancak devlet tahsil eder’e dahil olmaz, verilmesi, müslüman ferde bırakılmıştır.

Seyyid Kutub, Allahresulünün -sallahü aleyhi vesellemin- damadı, müslümanların üçüncü halifesi ve Peygamberin “raşid halifelerime uyunuz “ buyurduğu Hz.Osman-ı Zinnureyn’den -radiyallahü anh-ve Müllefei Kulüb’e artık zekatın verilemiyeceğine ictihadla fetva veren Hz.Ömer -radiyallahü anh- efendilerimizden ve onların bu ictihadlarını ittifakla-icma kabul eden sahabe-i kiram hazeratından daha mı iyi İslam’ı biliyordu, bilgiliydi ve akıllıydı ? Bu soruya “evet” diyecek bir ahmak çıkmaz demeyin, nice nasipsizleri şahsen tanıdım ! (devam edecek)


[1] Nisa : 144,Al-i İmran :118-119-120-149; Nisa : 144, Mümtehine : 1-2; Maide : 55-56-57; Tevbe :123 gibi sayısız ayet-i kerime mealinin tefsirleri okunmalıdır.
[2] Kimya-i Saadette, İmam-ı Gazali ( Rh.a.)
[3] İbn Kesir, Mücadele suresi: 22
[4] İslami nizamın dökümanı hükmündeki Mecelle madde 95 bunu böyle açıklar.
[5] Sünen-i Darimi, sh: 47
[6] Kenzül Ummal, II/327; No : 4149,