25 Mayıs 2011 Çarşamba

dünya hapishanesinde özlenenlerden..


Artık dört mevsimi yaşadığımızı söyleyemeyiz..!Lapa lapa yağan kar da görünmüyor çoktandır..

İki mevsim var, yaz ve kış..Siyah-beyaz gibi oldu. Neyseki imsak vakti girer girmez hala kuş cıvıltılarından, kuşların neş'esinden mahrum değil mekanize olmuş kulaklarımız..Kışa kadar sürer onların toplu zikir meclisleri..

Yapraklardaki tomurcukları; dallardaki mis kokuları içselleştiremeden beton yığınlarının arasında günler mi bizi, biz mi günleri eskitiyoruz..kum saatimiz hızla akıyor, işte gerçek bu..!Kelebekler, arılar ancak ilkokul okuma kitaplarından kalan tatlı hatıra oldular..

Sevgili Efendimiz aleyhisselatü vesselam'ın tebessümlerinde bile hüzün vardı der siyer kitapları..
''Benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız'' buyuran da yine Efendimiz aleyhisselatü vesselam..

Bu sebeple cahil cesur oluyor (günahkar yaşayabiliyor)demekki..

Bu yıl da ilkbaharı yaşayamadım, bir şey anlamadım.Ömrümün sondan kaçıcı baharı da geldi geçti bir çırpıda..