2 Şubat 2009 Pazartesi

EHL-İ SÜNNET GÜNÜMÜZE NE SÖYLER?

*Bir kimse, herhangi bir makbul hadis hakkında veya sahabeden herhangi birisi konusunda küçümseyici bir tavır takınıyor, kendisini onları yargılayıcı/sorgulayıcı mevkide görüyorsa, Ehl-i Sünnet çizginin dışına düşmüş demektir.

*Burada bir noktayı açıklığa kavuşturalım: "Delil olmaları", "bilgi ifade etmeleri" noktasında hadislere burun kıvırmak başka şeydir, Usul-i Fıkıh sistemi doğrultusunda hadisler arasında tercihte bulunmak başka şeydir. Aynı şekilde Sahabe nesline karşı herhangi bir hassasiyet göstermemekle, tearuz esnasında sahabîlerin rivayetleri ve kabulleri arasında tercih yapmak da birbirine karıştırılmamalıdır…

*Hadislerin dinde/itikadda delil olamayacağını söylemek, Kur'an'ı sırf kendi görüşüne veya günün revaçta olan telakkilerine uygun tarzda tefsir etmek, hatta amelde herhangi bir mezhebi taklid etmediği iddiasında bulunmak, Selef'e, ulemaya sulehaya burun kıvırarak bakmak Ehl-i Sünnet dışı tutumların tezahür ettiği başlıca alanlardır. Bir kimseden bunların sadır olduğunu müşahede ederseniz, tereddüt etmeden anlayın ve bilin ki o kimse Ehl-i Sünnet değildir. İstediği kadar bizimle aynı safta namaz kılsın, istediği kadar başörtüsüne özgürlük mücadelesi versin, istediği kadar "Gazze" desin…

*O hassas gündemleri öne sürüp, itikadî hassasiyeti "mezhepçilik" olarak takdim edenler, aslında kendi mezheplerinin propagandasını yapıyorlar. Bu nokta hakkında uyanık olmak gerekir." Ebubekir Sifil (yazının tamamını buradan okumalısınız)