Önümde bir haber var: "İsrail'in iki haftadır süren saldırıları karşısında zor günler geçiren Gazze halkına yardımcı olma amacıyla Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)'de başlatılan yardım kampanyasının ilk gününde 86 milyon dolar toplandı."
Bu sadece BAE'de 1 günde toplanan muazzam miktar. Biliyorsunuz geçtiğimiz cuma günü de Türkiye çapında cuma namazı sonrasında Gazze için yardım kampanyası düzenlendi. İHH'da şahit olduğum tek örnek; bir kişi 500 TL bağışlamıştı..Ve benzeri hayır kurumlarından akan paralar..
Peki bu paralar bilinçli kullanılıyor mu? İlaç, gıda gibi temel ihtiyaç maddeleri dışında..?! Yerine layıkıyla ulaşıyor mu demiyorum, bilinçli kullanılıyor mu diyorum. Aşağıdaki alıntıları okursanız, nereye varmak istediğimi sanırım izah etmiş olacağım. Adı Teodor olan bir siyonistin azmi, inancı ile neler olduğuna ilişkin pasajları ibretle okumak gerek.
Merhametsiz, acımasız ve insani duygularını kaybetmiş siyonist İsrail'in son Gazze'deki cinayetlerinden bazıları medyaya yansıyor.Ya yansımayanlar..? İnsanları, çoluk-çocuk, kadın bir eve toplayıp; önce dövüp sonra kurşuna dizerek şehid eden, bu vahşetin temsilcileri üzerinde; İslam dünyası ciddi projeler üretmediği müddetçe; daha çok masum kanı dökülecektir.
Onlar finans kaynakları ile neler yapmış, biz neler yapıyoruz..Onlar, dönüm dönüm arazileri Filistin'li müslümanlardan satın alırken, gafletle uyuyup, paranın cazibesine kapılıp, onlara toprak satan ahmakların veballerini bugün evlatları ödüyor.İşte konuyu bir kere daha düşünmemizi sağlayacak pasajlar:
"Balfour Deklarasyonu (31 Aralık I9I8), ABD Emperyalizmi tarafından da onaylanarak İsrail'in Filistin topraklarında yerleştirilmesi resmileştirildi. Ardından İngiliz çıkarlarının temsilciliğine gönüllü yazılan Faysal, siyonist lider Weizmann ile anlaşma imzalayarak, Filistin’deki siyonist varlığın meşrulaştırılmasında aktif rol oynar. "
* * *
"Siyonist lider Teodor Herzl’in Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’e Filistin’de bir Yahudi yerleşim birimi kurulması karşılığında, Osmanlı’nın bütün borçlarını ödeyecekleri teklifine Sultan’ın kesinlikle sıcak bakmadığını ve hatta: “Atalarımın kanlarıyla sulayıp aldıkları bu toprakları, ben parayla satamam.” dediğini biliyoruz. "
* * *
"..meşhur bankerlerden Rothschild bulunuyordu. Talebin aslı şuydu: Filistin'de Osmanlı Hükümeti’nin uygun göreceği bir yerde Musevî köyleri kurulacak, hükümet arzu ederse bu köylerde Müslüman evleri de bulunacaktı. Yabancı ülkelerden bu köylere gelecek olan Yahudiler, Osmanlı Devleti’nin kanun ve nizamlarına bağlı olacaklardı. Buna karşılık Yahudiler Osmanlı Hükümeti’ne Düyûn-ı Umumiye meselesinde yardımcı olup kolaylık göstereceklerdi. Hatta bunun için yazılı ve sağlam teminat da vereceklerdi."
* * *
"Siyonistler toprak satın almaya devam ettiler..1918 de satın aldıkları tapusu Arapların üstündeki toprak miktarı 418.000 dönüme ulaştı.. En verimli ve sulak arazileri satın alıyorlar; satışa su kaynaklarının da dahil olduğunu tapuya geçirtiyorlardı.Filistin İngilizlerin idaresine geçince Yahudilere arazi satış yasağı kaldırıldı.Toprakların tapusunu artık kendi üzerlerine alabilirlerdi.Satın aldıkları toprak miktarı 1925 te 944.000 dönüme..."
* * *
"İngiliz,Amerikan,Fransız ,Güney Amerikalı yahudi zenginler kesenin ağzını açarak toprak satın almak için özel banka ve konsorsiyumlar kurdular.Bunlardan Siyonist toprak stratejisine en yüksek mâlî destek 1919-1939 yılları arasında ABD"den geldi. Siyonist mâlî kurumlar şebekesinin öncülüğünde Anglo- Palestine Bank oluşturuldu. Siyonist örgüt, 1920"lerde bir emlak bankası, bir çok mahallî halk ve kredi bankaları kurdu. Filistin banka sistemine açıkça Siyonistler hâkim oldular. Siyonist örgüt bir çok bankaya özel görevler verdi. Joint Distribution Committe"nin bankası esnaf ve zanaatkâra krediler açıyor, Central Bank of Cooperative Institutions (Kooperatif Kurumlar Merkez Ban-kası)"
* * *
"Siyonist sendika sistemini teşvik ederken, Palestine Mortgage and Credit Bank (Filistin İpotek ve Kredi Bankası) orta sınıftan Yahudiler için konut ve yerleşme yerleri yapımının finansmanını sağlıyordu. Kapitalist göçmenlerin 1933 yılından itibaren bölgeye akın etmesi, banka ve finans sistemini muazzam fonlarla besledi.1919-1929 yılları arasında en az 200 milyon dolar bölgeye akarken 1933-1939 yıllarında bu rakam, 315 milyon dolar gibi muazzam bir meblağa ulaşıyordu.(11)1936-1939 arası Filistinliler büyük bir başkaldırı ve isyan çıkardılarsa geç kalmışlardı.Güçlenen yahudi toplumu ve organizasyonları ve İngiliz desteği ile yenildiler.Bundan sonra yahudi toplumuna silah akmaya başladı.Filistin köylerine karşı saldırı,baskın ve katliamlarla geri kalan toprağı da ele geçirdiler ve mazlum desteksiz Filistinlileri kendi topraklarından sürdüler.."(kaynak:http://www.camoluk.net/haber_detay.php?id=803)