17 Ocak 2009 Cumartesi

Çelişki..

"Hayreddin Karaman hoca, kendisine yönelik olarak Rıhle dergisinin 3. sayısında yer alan tenkit yazıma Yeni Şafak'taki köşesinde, daha önce aynı doğrultudaki kimi tenkitlere cevap sadedinde söylediklerini tekrarlamak suretiyle mukabelede bulundu. Kısaca, "Ben Yahudi ve Hıristiyanlar'ın ehl-i necat olacağını (meselenin önemli detayları var; kısaca ifade etmiş olmak için böyle ifade ettim, E.S.) söylemedim, sadece bu görüşte olanların söylediklerini irticali bir konuşmada biraz genişçe aktardım" diyor. Dr.Ebubekir Sifil

Bugünkü ''Kaybedenler" isimli yazısının sonuna not olarak Hayrettin Karaman'ın şu yazısına kısa ama çok manidar cevap vermiş Ebubekir Sifil hoca ve şu şekilde noktalamış:

"Ehl-i Kitab'ın akıbeti konusunda -modern zamanlarda ortaya çıkmış bir taife dışında- Ümmet-i Muhammed'in icma ile itikad ettiği bir meselede muhalif tutum benimsememiş olmasına Hoca adına sevinirim. Bu görüşü benimsemiyorum diyorsa, öyle kabul edilmelidir. Ancak bu konu hakkında okuyucularının herhangi bir kafa karışıklığı yaşamaması için Hayatımızdaki İslam adlı eserindeki şu hükmü hakkında da açıklama yapması iyi olur:

"Soru: "Hristiyanlar cennete gidebilir mi? Kur'ân'daki âyetlerden Bakara/2:62 ve Mâide/5:69'a göre "evet", gidebilirler. Ama yine Kur'ân âyetlerinden Mâide/5:72 ve Âl-i İmrân/3:85'e göre ise "hayır", gidemezler. Demek ki, bu konuda da Kur'ân'da çelişki vardır."
"Cevap: "Hayır, Kur'ân'da çelişki yoktur; çelişki bazı kafalardadır. Kur'ân'ın cennete gireceklerini bildirdiği Yahudîler ve Hıristiyanlar ile cehenneme gireceklerini bildirdikleri arasında fark vardır. Allah'a şirk koşmadan, Allah'ın bildirdiği dinlerine göre yaşayan ehl-i kitap (Yahudîler ve Hıristiyanlar) cennete girecekler, şirke düşenler, "İsa Allah'ın oğludur..." diyenler, kendi dinlerine göre zulmedenler, haram yiyenler cehenneme gireceklerdir. Nitekim Müslümanlar da böyledir; iman ve salih amel sahipleri cennete, günahkârlar ise cehenneme gireceklerdir. Bunun böyle olduğunu bildiren âyetler arasında çelişki yoktur, birbirini tamamlama, konuyu bütünüyle açıklama ilişkisi vardır." (1)
1) Hayatımızdaki İslam, 351. "

Bay Karaman hem bahsi geçen yazısında ben genişçe nakilde bulundum diyor ama çelişki bazı kafalarda var derken, kendisinin da o kafalardan biri olduğunu, yazdıklarını/söylediklerini unuttuğu için farkına varmıyor.

Şu yukarıdaki soruya verdiği cevap bile garip ve çelişkilerle dolu. Yani Karaman gibi proflar, akademisyenler olmasa; biz cahiller "çelişki"ye düşmeden, güzelce dinimizi, bir hükmün/fetvanın doğrusunu aramakla zaman kaybetmeden öğrenip yaşamış olacağız.

Kur'anın cennete gideceğini belirttiği hristiyan ve yahudiler; Efendimizin sallahü aleyhi vesellem bi'setinden önceki hanifler değil miydi? Yazsını okuyan bugünkü hristiyan ve yahudilerden de cennete gidecekler var sanır, böyle sanan; demez mi haşa İslam neden geldi, İslam ile bu dinler arasındaki fark ne?

Onlardan da cennete gidecekler varsa..Vallahi bu Karaman'ın bu fetvası, yahovacıların, misyonerlerin çok işine gelir..Her iki din salikleri de bozulmuş, kendi elleriyle yazdıkları kutsal kitaplarına inanmış durumdalar ve herkes bilirki bu kitapların biri birine benzemez, hatta kendi içinde tenakuzlarla doludur.Kaldıki, her iki bozulmuş ve içine insan eli değmiş hristiyanlık ve yahudilik "şirk"in ürünleridir.

Hem sonra, İslam'a (yöneticiler bazında) ve hatta başpapazlarının dilinde savaş açmış din saliklerini cennete gönderme hevesi, nereden peydah oldu..Bu cahilane ve halkın (özellikle gençliğin) kafasını karıştıracak dahiyane buluş/fetva, nihayetinde kime hizmet eder? Diyalogcu olabilmenin olmazsa olmaz şartı, kefereyi cennetlik yapmak mıdır?

Ayrıca kapalı ifadeye gerek yok, din gibi hassas bir konuda bu kelime cambazlığı niye..? Kendisine bir hristiyan sorsa ve cevaba baksa sevinecek, Müslüman baksa itiraz etmek aklına gelirse; o zaman diyecek ki: 'ben Peygamberimizden önceki hristiyan ve yahudileri kasdederek o fetvamı vermiştim (!) Nedense Yaşar Nuri, Mustafa İslamoğlu ve Hayrettin Karaman gibi isimler etrefında bu muğlaklık, şüphe, tartışma hiç son bulmuyor ve yurdum insanın zamanı/emeği heder oluyor.Onları takip edenler arasında; internet sitelerinde yoğun tartışmalar, veballer almış başını gidiyor.Hayrettin Karaman beyi de ne şahsen tanırım, nede bu blogdaki tenkitlerim şahsınadır. Ama kendisinin-en azından- bir meslektaşı olan Ebubekir Sifil hocayı küçümser bir enaniyetle ''bu yüzden kendisi cevabı hak ediyor" diyebilmesi; bulunduğu rakımı göstermesi açısından enteresandır. Bu durumda benim gibi cahil birine de cevap veriyor oluşunu sadakası saymalı..(Ne de olsa bu yazıyı da kendisine göndereceğim inşallah)

Halk dili ile bu ilmi meseleyi izah edersek, Nasreddin hocanın hanımları arasında mavi boncuk dağıtması gibi bir şey. Ne şiş yansın ne kebap misali..

"Allah'a şirk koşmadan, Allah'ın bildirdiği dinlerine göre yaşayan ehl-i kitap (Yahudîler ve Hıristiyanlar) cennete girecekler,'' diyor. Bugün faraza bir hristiyan deseki evet ben Allah'ı bir kabul ediyorum, Hz.İsa'da onun kulu ve peygamberidir..Buna inanarak kiliseye devam etse, Peygamberimiz Efendimiz ile ilgilenmese ve hatta Vatikan 16.başpapazının hakaretlerini onaylasa; yada kiliseden bağımsız olarak şirk koşmasa ama son elçi ile de bağı olmasa..İslam'ın emir ve yasaklarına ''İslama rağmen'' riayet etmese Karaman'a göre cennete gitmiş oluyor.Neden, çünkü şirk koşmamış.

Peki “Eğer bugün kardeşim Musa hayatta olsa idi, O bana tabi olmaktan başka bir şey yapmazdı. Gelip bana tabi olurdu.”(1) mealinde hatırladığım hadis-i şerifi ehl-i sünnet uleması nasıl açıklamışlar.Bay Karaman, Abduh ve çömezlerine takılmadan bunu detaylı incelemiş olsaydı, yukarıdaki korkunç fetvasını belki veremezdi..! Bırakın Hz.Musa (as) dininin saliki olmayı, o dini getiren Peygamber Musa bile olsanız, son elçiye iman etmek, uymak zorundasınız.Cennete gidişin kapısı Efendimiz sallahu aleyhi vesellem ve getirdiği şeriattir.

Konuyla ilgili geniş malumat için Bilgi ve Hikmetevi, Karaman'ın referanslarından Süleyman Ateş'e atfen yazılmış bu yazıyı buradan okuyabilirler.

(1) Ed-Dârimî, "es-Sünen"; Dâru'l-Kalem, Dimeşk-1412/1991, 1/122, Hadis no:441. ayrıca Ahmed b. Hanbel, "el-Müsned"