2 Mart 2009 Pazartesi

Yetişkinlerimiz

"ADAM bakıyor ama görmüyor, görse bile anlamıyor, algılamıyor. Yabancı bir turist Sultanahmet Camii'nin önünden geçerken hayranlıkla, ibretle bakıyor, resim çekiyor. Bizimki camiyi şöyle böyle, hayal meyal görüyor ve bir şeycikler anlamıyor.
İsmim Şevket, bendenizi 40 senedir tanıdığını iddia ediyor ve "Şevki beyciğim..." diyor.
Lise tahsili yapmış ama şefkat yerine şevkat diyor.
Coğrafya okumuş, Norveç'in başkentinin ismini bilmiyor.
Üniversite bitirmiş, atalarının mezar taşlarını okuyamıyor. O taşlardaki yazılar Türkçe ama onun için ha Türkçe, ha Tibetçe.
Siyasal Bilgiler'de okumuş, âmme hukuku dersleri almış ama devlet ile rejim arasındaki farkı bilmiyor.
Beş vakit namaz kılıyor, lâkin istibra nedir bilmiyor. Secde ederken ayaklarının üst kısmını yere yatırıyor, parmaklarını kıvırmıyor.
İmam-Hatip okulunu bitirmiş, Cenâb-ı Hakk'ın on dört sıfatını ezbere sayamıyor.
Tarih kültürüne sahip olduğunu sanıyor, Lütfi Paşa tarihi ile Vak'anüvis Lütfi'nin tarihini birbirinden ayırt edemiyor.
Klasik Türk edebiyatını seviyor. Fuzulî'den bir beyit bile okuyamıyor.
Kendini iyi Müslüman sanıyor, kendini iyi sanmanın iyi olmamak için yeterli olduğunu bilmiyor.
Faziletli, takvalı, olgun Müslüman geçiniyor, bir oturuşta yedi kişinin yediği kadar yiyor. "Mü'min bir mideyle, kâfir yedi mideyle yer" hadîsini ya hiç duymamış, yahut duymuş da bilmezlikten geliyor.
Ben iyi bir Müslümanım diye kasılıyor, komşusuna eziyet ediyor.
Altın buzağıya tapıyor, haberi yok.
Kendini aklı başında, olgun, vasıflı bir vatandaş sanıyor, hiç ihtiyacı olmadığı halde 150 bin dolarlık ciple geziyor.
Hiç mantık okumamış, saçma sapan iddialarda bulunuyor, çelişkiler içinde yüzüyor.
Futbol kulübü tutar gibi parti tutuyor, holiganlık yapıyor.
Kendini iyi bir baba sanıyor, çocukları şımarık mı şımarık.
Karısı Nâzende saçlarını deve hörgücü gibi topuz yapıyor, bizimki ona "Yahu hanım, Peygamber, saçlarını deve hörgücü gibi yapan kadınlar cennetin kokusunu duyamayacakmış buyurmuş..." demiyor.
Ribanın haram olduğunu biliyor, riba geliri yiyor.
Doğru tenkit ve uyarıları düşmanlık olarak görüyor, yalan da olsa övgülere bayılıyor.
Otomobiline 50 bin lira vermiş, beş lira otopark ücreti ödemekten kaçıyor.
Ziyafet veriyor, bir fakiri davet etmiyor.
Fikirlerini, görüşlerini beğenmediği bir yazara e-mail ile bol bol küfr ediyor.
Eğitim sistemimiz maşaallah bol miktarda böyle yetişkinler, olgunlar yetiştiriyor. Geleceğimiz bunlarla pek parlaktır."Mehmet Şevket Eygi