"Çok çeşitli siyasî, sosyal, ekonomik, askerî,… sebeplerle İslam Dünyası'nın içine düştüğü zillet durumunu korkunç bir kolaycılıkla "Din anlayışının yanlışlığı" ile etiketlemek hangi makul ve muteber gerekçeye dayanabilir? Buradan hareketle "gelenek sorgulaması" adı altında kendi geçmişinin üstünü çizmek, varoluş imkânlarını budamak demektir. Zira bunu yapanlar, modern değerleri esas alarak yola çıkmak suretiyle daha baştan "yeni bir aidiyet"i hedeflediklerini ortaya koymuş oluyor. Bu "yeni aidiyet"in ise, kendisiyle asırdaş olmamız dışında bizimle hiçbir bağlantısı, alakası mevcut değil…
Bunu yapanlar pekala biliyor ki, İslam'ı "ahlaki değerler"e indirgemenin bir tek yolu vardır: Din'i kendi Kur'an anlayışından ibaret görmek/göstermek! Onun için söylemin merkezinde Kur'an vurgusu yer alıyor. Son zamanlarda yaşadığımız "meal patlaması" hadisesinin tek makul açıklaması budur. İnsanları "Allah Kelamı"na çağırıyor görüntüsü altında herkesin kendi Kur'an anlayışına çağırması, çağın en ölümcül hastalığı durumunda" Ebubekir Sifil