Amma bu davanın Kitap, yani Kur'an ile ispatı :
" Vesileye yapışınız " (maide suresi: 35) mealindeki ayettir.Vesile-vasıta kelimesinin manası geneldir.Vesileye yapışılması emredilince, rabıta vesilelerin en üstünü olur.Zira vesile (vasıta)ya en üstün Resuldür, yahud irsi olarak ümmetin büyükleridir ki, onlar da yine O'nun naipleri (vekilleri)...
"De ki :Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.."(Al-i İmran : 31 )Mealindeki ayette de rabıtaya işaret vardır.Zira "ittiba-tabi olmak,uymak, uyulanı görmeyi, ya hissen yahut hayalen gerektirir.Rabıtadan murad ise, işte bu manevi hayal ediştir. ”[1]
" Andolsun ki O, (kasıtsız olarak) istekli idi.Eğer Rabbının burhanını görmemiş olsaydı, O'da O'nu arzu etmiş gitmişti.İşte Biz, böylece ondan fenalığı ve fuhşu bertaraf ettik.Çünkü O ihlasa erdirilmiş kullarımızdandı." [2]Bu ayte-i celile İbn-i Kesir tefsirinde aynen şöyle tefsir edilmiştir:
" İbn Abbas, Mücahid, Said ibn Cübeyr, Muhammed ibn Sirin, Hasan, Katade, Ebu Salih, Dahhak, Muhammed ibn İshak ve başkalarından rivayete göre ; O Babası Yakub (AS)'ın suretini görmüş.Bu suretinde (tecessümde), Yakup (AS) parmağını ısırır halde imiş. Said İbn Cübeyr'den gelen bir rivayete göre şöyle dinilmiştir:Yakub, Yusuf'un göğsüne vurmuştur."(İbn Kesir Tefsiri burada bitti)
Günümüzde bile tasavvuf ehlinden, halen bu tip olayların zuhur ettiği nasiplilerince malum bir olaydır.Allah ile gören ve Allah (CC) ile uzaklara uzananlar, Allah Tealanın verdiği ile iş görenlerdir.[3].
"Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve sadıklarlma beraber olun." [4] Sadıklarla beraber olmayı alimler ikiye ayırmışlardır:
1-Cismani beraberlik: Bu sadık mürşidin meclisine devam ederek ondan fazilet ve ilim tahsil etmektir.Bunun için ashab-ı kiram Rasulullah (SAV) efendimizin etrafında pervane olur, sürekli O'nunla beraber olmaya gayret ederlerdi.
2-Ruhani beraberlik: Sadıkların gıyabında onların suret, şekil, renk, hal, iklim, davranış, konuşma, nazar, batın her hallerini hayalde tutmak fikren onlarla beraber olmak, onları düşünmek ve güzel halleri ile hallenmek ve dahi onların kendisinden Allah’ın dilediği ve bildirdiği kadar haberder olduğuna inanmaktır.Kâmil insanların sohbetleriyle olanlar, onlara muhabbet rabıtası ile bağlı olanlar, her ne kadar kendileri günahkar da olsalar, tevbekar olurlar.Bu vesile ile istikamet üzere, sırat-ı müstekıym, salih itikad ve amel üzerine olurlar.[5]
Günahkar ve bid'at ehli insanlar ile beraber olanlar ise kendileri iyi bir halde bile olsalar, onlardan etkilenip bozulabilirler.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur :"İyi arkadaş yalnızlıktan, yalnızlıkta kötü arkadaştan hayırlıdır. İyilerle dost olan, misk satanla beraber olan gibidir; onun güzel kokusu diğerine bulaşır.Kötülerle berabar olan da, demirci çırağı ile beraber olan gibidir; onun isi ve pis kokusu da diğerine bulaşır." [6]
Sünnetteki en büyük delil, İmam-ı Buhari hazretlerinin naklindedir:Ebu Bekir Sıddık hazretleri, AllahResulünün ruhani cihetlerinden helada bile gözünün önünde kalmasından ve ayrılmamasından mahcubiyete düştü.Rasulüllah (SAV)'a yıkanma ve temizlenme yerlerinde bile mübarek suretiyle cisim şeklinde maddeleşmesi, görünmesini, ayrılmadığını arzettiler.
İmam-ı Azam efendimiz rahmetullahi aleyh Efendimiz aleyhisselat-ü vesselamı ziyaret esnasında şu sözleri söylemişlerdir:"Duyduğum zaman ancak senden hoş sözleri duyuyorum, baktığım zaman da ancak seni görüyorum." İmam Münavi (KS) ariflerin uyanıkken de Rasulullahı görebileceklerini söylemiştir."Alimin yüzüne bakmak da ibadettendir". [7]
Yunus suresi 62-64. :"Dikkat Allah'ın dostlarına korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de.." mealindeki ayetler nazil olunca, bir adam; Ey Allah'ın Resulü, Allah'ın dostları kimlerdir diye sordu.Rasulullah (SAV) :"Onlar görüldüklerinde Allah'ı hatırlatan kimselerdir "[8] buyurdu.
Sallahü aleyhi vesellem Efendimiz bir hadis-i kudsi buyurdular :
" Şüphesiz kullarım içinde Benim velilerim ve halk içinden seçtiğim dostlarım öyle kimselerdir ki; Zatım zikredilince onlar hatırlanır, onlar hatırlanınca da Ben azimüşşan zikr olunurum." Şimdi şirkciler bu nakle hemencecik uydurma yaftasını vurmazdan evvel kaynaklarını ayrıntılı verelim de okusunlar.[9] Yarasaların güneşten kaçmaları, güneşe leke değildir!
İbrahim Hakkı Bursevi ; "Sadıklarla beraber olunuz " Tevbe:119 ayetinin tefsirinde :"Bu ayeti kerime de bahsi geçen Sadıklardan murad Mürşid-i Kamillerdir.Ciddiyetle bir salik onların kapılarında hizmet eder muhabbetiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terketmeye, Allah yolunda istikamet üzere bulunmaya rahatlıkla başarı sağlar, huzur-u Hakka kavuşur" demektedir. [10]
"Olunuz" oluş, mutlak olarak zikredildiğinden, hakiki oluş sadıkların meclisinde kalb huzuruyla bulunmak olduğu gibi, hükmi oluş da onları gıyaplarında tahayyül etmekten, düşünüp yad etmekten ibarettir.[11]
Veysel Karani (KS), Peygamberimiz (SAV)'i zahiren hiç görmeden, batın yoluyla (rabıta ile) terbiye olmakla müşerreflendi.[12]
Nefahat'ta "Müridin, şeyhinden istiyeceği imdadı, hakikatte Allah Resulünden istenmiş bilmesini ihtar eder.Zira şeyh mürid ile Allah Resulü arasında vasıtadır...Şeyhin suretini iki gözü önünde hayal etmelidir.Bu zikrin en ehemmiyetli yanıdır."İmam Nablusi :"Mürid mürşidi, müridin İlahi huzura girmesi için bir kapıya benzetir ve bu kapıdan girmeyi, şeyh ruhaniyetinden medet istenen ana bağlar." (devam edecek)
[1] Rabıta-ı Şerife, Esseyid Abdülhakim Arvasi kuddise sirruh, sadeleştiren N.Fazıl
[2] Yusuf suresi :24
[3] İbn-i Kesir tefsirin aynısı, Taberide, Ruhul beyan'da, Cami’ul Beyan'da da mevcuttur
[4] Tevbe suresi :119
[5] Rabıta ve Tevessül, Rabıta başlığı, umran yay.
[6] Buhari, Müslim
[7] Deylemi, Münavi
[8] Feyzül Kadir ve İbn Kesir tefsiri
[9] Ebu Nuaym, Hilye I/6; Ahmed b.Hanbel, Müsned VI/ 459; Taberani; Cami'ül Beyan VII/ 132
[10] Ruhul Beyan, c: III/532.
[11] Geniş bilgi için bkz. Reşahat
[12] Ruhul Furkan