Bismillah diyelim, hayır getirsin.
Bu blogda haliyle düşüncelerimi ve bazen şiirlerimi bulacaksınız..Medyada önemli bulduğum bilgileri de burada, aslında önce kendim için saklamak istiyorum. Dilerseniz sizler de gönderebilirisiniz.
Hüzün bir keyiftir.Aslında her kahkahada bir hüzün vardır.Çünkü her kahkaha, bir an sonra kainatta göremiyeceğimiz bir şekilde ''zerre'' olacak; geri dönülmez, yakalanmaz, aslı gibi tekrarlanmaz bir ''hatıra'' olarak geçmişte saklanacak! Nasılki her nefes, sonsuzluk caddesine bir adım ve geri dönüşü mümkün değilse, kahkahadaki hüznü de bu mantık içinde aramak lazım..
Şairlerden ençok Necip Fazıl Kısakürek üstadı severim.Ürperti verir şiirleri içime. Sonsuzu kurcalayan, ölümle yatıp-kalkan bir adam.
Birgün erkek kardeşimle Eyüp Mezarlığında üstadın dinlendiği yere (mezarına) gittik.Ben üstada hüzünle seslenip : '' Üstadım, durumunuz nedir? Allah izin verirse rüyama beklerim, seni çok seviyorum '' dedim.
Yalan olmasın 2 yada 3. gece üstadı rüyamda çok güzel tebessümle gördüm. Namaz kıldık birlikte. Hani ''saat'' şirinin bir yerinde :
''Dün hâtıra, yarın hayal, bugün ne?
İki renk arası bir çizgicik pay.
Ne devlet zamanı bütünleyene!
Ebed bestecisi bir çark ve bir yay.'' dediği bugün ne, bu an ne sorularını ben genelde hazlar ülkesinden bir tadı yaşarken düşünmüşümdür. Mesela yemek yemenin lezzeti, tadı..
Yada cinselliğin (şehvetin doruğunda) yaşama süresi bitince geriye kalan nedir? (Çocuk demeyin hemen :)
Geriye kalan bir hayaldir ve lezzet namına bir hiç..! Evet koca bir hiç..
Olurda birilerinin yolu bu bloğa düşerse, bana bunu hissettirsinler yorumlarıyla. Kimbilir belkide kendi kendime yazıp okurum. Olsun burası benim aynı zamanda hatıra defterim. Hatta inziva odam..Bu sebeple ilk yazımın adı ''merhaba inziva'' oldu ya..Laf aramızda hiç de anlamıyorum bu blog işinden. Mesela bu yazıya güzel bir İstanbul resmi yapıştırmak isterdim, be-ce-re-me-dim..(ee daha bloğu incelemeden yazmaya başladın anacım..)
Bütün saçmalıklarımı, düşlerimi, hatıralarımı, düşünce adına bende olan biteni burada yazmak fikrine kolay gelmedim. Halada acaba iyi mi yaptım demekten kendimi alamıyorum..
Avusturya'dan anavatana bakış farkını hissetirmek de düşüncelerim arasında.Yurdumda demokrasi yok, laiklik yok. Üç-beş adam, millete rağmen seçilmişleri al aşağı etmeye derdinde. Çok yazık..!
Memleket dedim de, ahh İstanbul..!
Selam olsun sana..Aşık olduğum şehir..
Aşka da selam olsun, aşıklara da..
Galiba yazı uzun oldu.. Geri dönüp imla ve kurgu hatası ile kontrolü hiiiç sevmiyorum.Şimdiden bu tembelliğimi mazur görün.Uzun yazılardan artık kendim sıkılıyorum.Yaşlanıyorum (galiba demiyeceğim).
Böylelikle ilk yazımı tamamlamış olsun.15.03.08