17 Haziran 2011 Cuma

Nureddin Yıldız

Farklı mezheplere göre amel etmek
''SORU: Hocam, derslerinizden ve sohbetlerinizden aslında zaten mezhepsiz olduğumuzu anladım fakat bir mezhebe uymanın zorunlu olduğunu da öğrendim. Bu durumda, bir mezhebin uygulaması olan daha kuvvetli bir delil ile amel edilebilinir mi? Örnek: Ebu Davud´da bizim mezhebimizde namazda göbek altında el bağlama şeklimize getirilen delil´in yine ebu davud´da dipnot olarak cumhur ulema tarafından zayıf kabul edildiğini okudum, dolayısıyla buhari ve müslimde okuduğum ve Hanbeli mezhebinin uygulaması olan elleri göğüs üzerine bağlama şekli ile amel edebilir miyim? Bu uygulama delilini bildiğim sürece, diğer ameller için de geçerli olabilir mi, sakıncası var mıdır?

CEVAP: Mesele sadece el bağlamakla bitmiyor ki? Her meseleyi bu şekilde araştırmaya ne kadar vaktiniz ve imkânınız olacak? Ayrıca zayıf diyenlerin yanında değil diyenlerin de bulunduğu bir tartışma ile karşılaşınca ne yapacaksınız? Şunu bilmekte yarar vardır: Mezhepler, kör bir taassubun sonucunda oluşmamıştır. Daha makul düşünerek yolumuza devam edelim. Allah’a emanet olun.'' BağlantıNureddin Yıldız / Fetva Meclisi

Yukarıdaki alıntı, can.cenk1@gmail.com' a H.Saygıncılar tarafından gönderilmiştir. N.Yıldız'a hürmetle ve ciddiyetle soru sormaya başlayan kişi, ''Aslında zaten mezhepsiziz'' diyor ve Nureddin bey de sükut ile sitesine taşıdığı okurun soruya başlarken ki cümlelerinden gocunmak yerine cevaba girişiyor. (1) Bir mezhebe uymanın zorunlu olduğunu da aynı Nureddin'den öğrenmiş!Çelişkili cevapalar.. (Herhalde telfik yoluyla.Acaba yazım hatası vardı da soruyu soranın cümlesi şöyle miydi : ''derslerinizden ve sohbetlerinizden aslında zaten mezhepsiz olduğuNuzu anladım''ala külli hal her iki durumdaki bir cümleye ''hoca'' olan ve ehl-i sünnete bağlı bir zatın derhal itiraz etmesi ve doğruyu anlatması gerekirdi.Sonuçta ilk anlama durumu olsa bile, sorucu sizin sohbet ve derslerinizden mezhepsiz olunacağını anladım demek de istemiş olabilir.

Blog yazılarımda ısrarla vurguladığım şeylerden biri : İtikaden sakat/arızalı tiplerden şeytandan kaçar gibi kaçılacağı, ''toptancı'' bir tutum sergileneceğidir.Bu, bizim gibi cahiller için ne kadar elzemse, hoca gecinenler için de geçerli olduğuna son örnek N.Yıldız'dır.

Kendisiyle bir söyleşide ''..Fizilali Kur'an benim şarzlı pil makinamdır. Bundan devamlı şarz ederim kendimi, çok faydalı oluyor.'' diyor Nureddin Yıldız. Seyyid Kutub'un tefsir ismi verilen kitabını elinden düşürmediğini beyan ediyor. Kutub'un arızalı fikirlerini zaten bu bloğun takipçileri bilmektedirler.(Bakınız :En çok okunanlar linki)

Bir ehl-i sünnet mezhebine sadıkane uymayanların durumu. Zahid el Kevseri (rh.a) ''Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür'' diye insanları uyardı. Yani an gelir mülhid olma tehkilesi ile karşı karşıya kalırsın da haberin olmaz, kendini Müslüman sanırsın. Bu cümlemle N.Yıldız'ı itham etmiyorum. Genel bir prensipten söz ediyorum. Hamdolsun tekfir hastalığım yoktur. Sadece bu yazarın fikirleri arızalı/sakattır, muteber değildir, okumamak gerekir diyerek Müslüaman kardeşlerimi ikaz görevimi yapmaya gayret ederim.

Mezhebe karşı çıkanlar, mesela bir S.Kutub'u kendilerine ''imam/önder/örnek'' kabul ederek, onun mezhebine (yani yoluna) uymuş olduklarını, dolayısıyla mezhepli olmaktan kurtulamadıklarını da farkına varmayacak bir garabetin içine düşüyorlar. Asıl bıralıp (4 hak mezhep) sahtelerinin peşine düşülmüş oluyor.

Yukarıda N.Yıldız'a soru soran, '' bir mezhebin uygulaması olan daha kuvvetli bir delil ile amel edilebilinir mi? '' diyerek hem kendisine neredeyse imkansız bir zor kapı aralıyor, hem de ulemanın asla cevaz vermediği batıl yol olan ''telfik'' yani mezhepleri karma yaşama aymazlığından dem vuruyor. Hocası da ne kendisine ithaf ettiği mezhepsizliğe ne de işbu telfik'e tepki gösteriyor! Oysa telfik dinle alay etmektir!

Görüyor musunuz tehlikeyi? Bir hak mezhebe göre icazetiyle uyup itikad ve amel etmeyenlerin halini. Bana kaynaklarını söyle, sana durumunu söyleyeyim..Efendim yanlış fikirlerini almaz, faydalı olanlarını alırız, masum ve sinsi düşüncesiyle bir bid'at fikirlinin kitaplarını okursan, varacağın yer maazallah en azıyla mezhepsizlik ve ötesi dinsizliktir! İste hoca ol, ister alim bu netice değişmez bir akibettir. İkinci binin müceddidi İmam-ı Rabbani kuddise sirruh hazretlerimiz boşuna mı ikaz etti ümmeti ve buyurdu : ''Bid'atçinin sohbet fesadı, kafirin sohbetinden daha çoktur..Bid'at sahibine kıymet veren İslamiyeti yıkmaya yardım etmiş olur."
Sonra bana, neden hoca diye hitap etmiyorsun diyenler oluyor. Hoca'dan kasıt dini saha ise, bid'at ehline hoca demem. Ama laik sistemin arızalı ilahiyatçılarından biriyse mecbur kalırsam okul öğretmeni manasında belki..

Farklı bir mezhepten yardım almak, zaruret halinde elbette caizdir ama bunun nasıl tatbik edileceği, şartları da ayrıca ulemamız imamlarımız tarafından ilmi olarak izah edilmiştir. Çocuk oyuncağı gibi, avamın kendi kıt anlayışına bırakılamayacak kadar hassas bir mes'eledir.

Bahsedilen siteyi inecele diyen okurum: Ne gerek var, en baştaki soru cevap ve S.Kutub'la şarj olma örneği yetmez mi? Zaman kıymetli, daha fazla israf etmeyip, gönlümüzü şu mübarek Allah azzenin nur fezyi mübarek ayında muhafaza edelim.Ne demiş atalarımız. Körle yatan şaşı kalkar. Uzak durun kendisini müctehid sanan zevattan.Onlardan öğrenecek bir şeyimiz yok, dua edelim şifa bulsunlar.
_____________________________________
(1) N.Yıldız'ı tanımam, bu vesile ile aşağıda başka bir soruya verdiği ibret cevabı okuduktan sonra uzak duracağım kişilerden biri olduğunu anladım,(aşağıdaki soru ve cevabı da irdelesek yazı çok uzayacak, yalnızca ilginç yerleri koyu yazı ile belirledim) işte sitesinden soru ve verdiği tuhaf cevap :

Mezhebe bakışımız nasıl olmalıdır?
SORU: Değerli hocam, sorum mezheptir. Ben amelde Hanefi, itikatta Maturudi mezhebindenim. Bir arkadaşımla yaşadığım tartışma sonucu kafamda soru işaretleri oluştu. Arkadaşım herhangi bir mezhebe tabi olmadığını ehli sünnet olduğunu söyledi. Hz. Muhammed’e tabiyim, yolundan gidiyorum, mezhebim yok dedi. Olur mu öyle şey dedim. Bir kaç soru sordum; vitr sence sünnet mi vacip mi dedim, sünnet dedi. Bir yerin kanayınca abdest alır mısın dedim, almam ama namazda burnum kanarsa alırım dedi. Sehiv secdesini namaz içinde mi dışında mı yaparsın dedim, ikisi de olur ama içinde yapmak daha makbul dedi. Daha çok şafiye yakın gitti. Sonrasında imam maturudinin çok akılcı yaklaştığını ve bunun da çok doğru olmadığını söyledi. Mezhep imamlarının da tarikat şeyhlerini de hiçbir tabi olunurluğu yoktur, ahirette bize mezhebimiz sorulmayacaktır dedi. Bir mezhebe tabi olursan mezhepteki hataları da kendin sırtlanırsın, kafir bile olursun dedi. Amel neyse de itikat çok daha önemli dedi. Kendi aklı ile hareket edemeyenlerin mezhebe tabi olacaklarını, her şeyin cevabını kütübü sitteden bulabileceğimizi de iddia etti. Kafam karıştı gitti. Mezhebe bakışımız ne olmalıdır. Mezhep geniş nedir, mezhepsiz olmak insanı dinden çıkarır mı ve mümkünse o arkadaşa cevap verir gibi bir cevap verirseniz sevinirim hocam. Ben de istiyorum ki asıl sen yanlışsın, bu iş öyle değil böyledir diyebileyim. Allah’a emanet olun.

CEVAP: İki mü’minin dini üzerinden tartışması, büyük ihtimalle şeytanı hoşnut edecektir. Onun için dinimiz üzerinden tartışma yapmamayı ilke edinelim. Ne sizin onu ne de onun sizi ikna edemeyeceği bellidir; sadece birbirinizi üzecek, kul hakkına tecavüz edeceksiniz. Eğer siz, doğru yolda olduğunuza inanıyorsanız, yolunuza devam edin. O da doğru yolda olduğuna inanıyorsa yoluna devam etsin. Önemli olan Allah Teala’nın rızasına ermemiz değil midir? Kardeşimizin söyledikleri yanlış şeyler değildir. Ama uygulama imkânı olan şeyler de değildir. O düşüncede olan kardeşlerimiz, mezhepleri kaldırıp kendi anlayışlarını tatbik ederken kendilerini bir mezhep yerine koymaktadırlar. Bakın ne diyor: ‘Öyle de olur ama böylesi daha iyi.’ İşte mezhep de o demektir zaten. Kardeşimizin ahirette mezhepten sormazlar dediği yüzde yüz doğrudur. Mezhepten sormazlar ama mezhebin içeriği sorulacak şeydir. Kısaca şunu söyleyebiliriz:
Bu tartışma aylarca sürse gelebileceğiniz bir nokta yoktur. Boşuna vakit israf etmiş olursunuz. Kardeşliği zedelemeyin, yolunuza devam edin. Allah’ın bize emrettiği çok daha yoğun ve aktif bir şekilde yapmamız gereken görevlerimiz vardır. Onlara yönelelim. ''