1400 yıldır recm uygulanmadığı kanaati/bilgisine nereden ulaştınız..? Arnold Toynbee'nin, en ideal devlet dediği Osmanlı’da şer’i cezalar çok nadir uygulanmıştır. Bunun, o cezaları gerektirecek fiillerin azlığından ve ‘’sübut bulmamasından’’ kaynaklandığı izahtan varestedir.
Yasada/hukukuta vardı ama, uygulama için gerekli şartlar vücup bulmuyordu. Sözgelimi Sevgili Peygamberimiz Efendimiz sallahu aleyhi vesellem dünyamızdayken ve kendisinden sonra başta 4 halife döneminde şer’i cezalar uygulandı.Bu, saadet asrında caydırıcı olan cezaları örnek alan sonraki İslam devletleri de uyguladılar. Halen günümüzde dediğim gibi Arabistan, Somali, İran gibi ülkelerde sübut bulduğu zaman uygulaması var. Yani dediğiniz gibi 1400 yıldır uygulanmayan bir şey değil!Nedir ki, Arabistan vehhabi şer’i devleti olduğu için ne derece ehl-i sünnet inancına (Efendimiz ve ashabının yoluna uygun) bunu uyguladıkları konusu şüphelidir. Mesela Suud sülalesinden birisine bunun uygulanacağını kat’iyyen sanmıyorum.
Önemli olan birincil husus şu: Başta recm olmak üzere, bildiğimiz bütün şer’i ceazalar İslam dininde/hukukunda mevcuttur. Bunun sübut bulduğunda uygulanması halindeki en önemli iki faydasından birincisi; uygulanan kişi/ler günahsız ve cehennem gibi dehşetli bir cezadan kurtulup tertemiz Rabbine kavuşur; ikincisi cemiyette cezanın caydırıcılığı ile gelen suç/günah işlememe ameliyesi ile emniyet ve huzur ortamı oluşur.İnsanlar güvenli yaşar ve bugünkü gibi minicik kızların okula giderken, akşam karanlığında eve dönme endişelerini yaşamazlar.Zira bu suçu yapmaya niyet eden/ler bilir ki, ya eli kesilecek (hırsız) yada taşlanarak ölecek (zina).
Recm cezasının 1400 yıllık zaman diliminde çok sık uygulanmamasının sebepleri bir yana, 4 şahidin (kişinin) ‘’aynı anda’’ hokkanın mürekkebe girdiğini görme mecburiyetinin olmasıdır.Yani yorgan altında gördük deseler ceza sübut bulmaz.Yada birisi ‘’ben emin değilim ‘’ dese yine ceza düşer.Zor kullanılarak tecavüze uğrayana uygulanmayacağı gibi pekçok ağır şartları vardır.
Emevi, Abbasi ve Selçuklu İslam devletleri Peygamber ve ashabın uygulamaları temeli üzerine şer’i cezaları (recm de dahil, diğer ibadet, muamelat, ukubat gibi ) bir nakil zinciri ile Osmanlı’ya miras bırakmışlardır. Osmanlı’da recmin hukuksal olarak varlığı ve dediğim gibi sübut bulduğunda uygulandığına ait belgelerle doludur arşivlerimiz.
Osmanlı kanunnamelerinde recm cezası düzenlenmiştir. Kanuni dönemine ait bir kanunnamede zina için öngörülen para cezasından önce “lakin ala vechi’ş-şer recm kılmalı olmasa” ifadesinden recm yapılamadığı durumlarda para cezasının verileceği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde şer’iye sicilleri ve şeyhülislam fetvalarında da zina eden muhsanların recmedileceği ifade edilmektedir.( Akgündüz, Şer’iye Sicilleri, II, 104; şahadetle sabit olup uygulanan recm cezası için bkz. Erdem Yücel, Osmanlı İmp. İlk ve Son Recm, Hayat Tarih Mecmuası, S. 7, İstanbul 1970, s. 88. ayrıca Abdürrahim Efendi, Fetevay-ı Abdürrahim, C. I, İstanbul 1827, s.99; Ali Efendi, Fetevay-ı Ali Efendi, İstanbul 1893, s. 134.)
Bugün Sayın Sibel Eraslan gibi İslami ilim sahasında bilgisi kıt kişiler (bende cahilim ama haşa inkar etmem hamdolsun) Kur’anda/İslamda bu ceza yoktur saçmalığında ne cür’etle bulunabiliyorlar bilemem ama konu hakkında kaynaklarımızdan bir nakil dahi yeterlidir:
Abdullah b. Abbas (r.a) Hz. Ömer (ra)'in minberde şöyle dediğini rivâyet etmiştir. "Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiş ve O'na Kitab'ı indirmiştir. Recm ayeti de O'na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık". Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp "Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" der ve Allah'ın indirdiği bir farzı terkederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah'ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır" (Müslim, Hudûd, 15).