25 Aralık 2008 Perşembe

acı veren hakikatimiz..!

Muhterem Ebubekir Sifil hocamızın aşağıda okuyacağınız tesbitleri üzerinde ne kadar düşünülse azdır.Anlaşılması gerekenlerin ne kadarını anlıyoruz diyerek, akıp giden zamana ve kaybettiklerimize hayıflanarak :

''İslam dünyasının son ikiyüz yıldır "değerler" bağlamında yaşadığı aşınma ve çürüme, İslam'la ilişkimizi "hissederek yaşama" seviyesinden, "öğrenmeye çalışma" seviyesine indirgedi. Bu, meyvenin tadını posasından almaya çalışmak gibi bir şey. Binbir türlü operasyona maruz bir zihin ve bulanık bir kalp, neyi ne kadar "sağlıklı" duyabilir? Tarihi, kültürü, dini, bu kadar filtrenin arkasından "olduğu gibi" görmek mümkün olabilir mi? Bütün bunların üstüne, varisi kılındığımız şeyin ağırlık ve ihtişamını taşıyacak sıkletten mahrum bulunuşumuzu da ekleyince, bu "minicik gövde"nin "kaf dağını" değil yüklenmeye, idrak etmeye bile güç yetiremeyişini açıklamak biraz daha kolaylaşıyor. Babasından kalan altın külçesine bakıp, "yarım ekmek arası döner veren çıksa da şu yükten kurtulsam" diyen toy delikanlının tavrı neyse, bizimki de o... ''