İctihad eden, çalışan çaba sarfeden; ihtiyaç hasıl olduğunda Kitap, Sünnet ve İcmadan hükümler çıkaran bilginlerdir.Fetva verebilmek için gerekli olan şartlar şunlardır :
1-Müslüman olmak; erkek, kadın farkı yoktur.
2-İyi niyet bulunmalıdır, halkın yararının bulunması bunun işaretidir,
3-Fetva veren ilim ve vakar sahibi olup, soğukkanlı ve dengeli birisi olmalıdır.
4-Fetva verilen konuda derin bilgi sahibi olmalıdır,
5-Fetva veren üzerinde hiçbir baskı olmamalı İslami manada "hür" olmalıdır.Siyasi yönetimlerden ve halktan müstağni olmayan kimsenin ictihadı ile amel edilemez.Allah Teala'nın indirdiği hükümleri çirkin görüp; kendi heva ve hevesleriyle hüküm icad eden tağuti güçlerle cihad etmek "farz-ı ayn"dır.Tağuti güçlerin velayetini kabul ederek; onlardan görev alan bir kimse "sadık ve adil" olma hasletini yitirir. Dolayısıyla velev ki müctehid seviyesinde ilme sahip bile olsa, o kimsenin "fetva"sı ile amel edilmez.[1]
6-Fetva verende hak ile batılı ayırt edebilecek kuvvet bulunmalıdır.Bu insanları tanımak, örf ve adetleri bilmekle ile olur.
İlahiyat fakültesini bitirip, doktora yapmakla, profesör olmakla müçtehid olunmaz. "Müctehidi taklid etmek vaciptir".[2]
Bundan başka arapça, gramer, sarf, nahiv, nasih, mensuh, muhkem, müteşabih, hadis, siyer, tefsir, belagat, usulü fıkıh, illet, lafzı mutlak-müşterek, müfesser, maslahat, içtihad, istihsan, kıyas, icma, sünnet, adalet, güzel ahlâka sahip olmak gerekir..
Yine ahkâm ayetlerini ve hadisleri va'z edildikleri zaman, illet, sebep ve şartları hakkında kesin bilgi sahibi olmak, sebeb-i nüzul, sebeb-i vürud konusunda ihtisaslaşmış olmak..Fıkıh mevzuatını teşkil eden şer'i hükümleri ifade eden istilah ve sözlerin kıymetini hakkıyla ve “tam” olarak bilmek...Şer'i hükümlerin İslamiyetin ilk üç devresinde nasıl tatbik edildiklerini ve bu tatbik şekilleri arasındaki ihtilafları, müftabih kavillerin hangileri olduğunu bilmek..İslam fıkhının tam bir faaliyet içerisinde bulunduğu devirlerdeki içtihadları ve bu içtihadlar arasında hangileri ile hükmedildiğini iyi bilme mecburiyeti vardır.[3]
Mezhepsiz refomcular bu şartları da kabul etmezler.Zira onlarda çok iyi bilirler ki, bu şartları kabul etmek demek, günümüzde bu şartlarda adam olmadığını da teslim etmek, itiraf etmek olacaktır.Bu durumda da kendileri nasıl müctehid, imam olacaklar, nasıl ictihad edecekler !
Hastanenin pansumancısı, doktor gömleğini giymekle ameliyat yapsaydı, tıp okullarına ihtiyaç kalmazdı ! Birileri kendilerini müctehid ilan ediyorlar, uyduları da mesela bir Mevdudi’yi, Karaman’ı, Kardavi’yi asrın müctehidleri ilan ediyorlar! Ben yaptım oldu mantığı..Yusuf Nebhani hazretleri “İmam Suyuti (rh.a.) hazretlerinin zamanında kendisinin ictihad edebileceğini söylediğinde, asrının alimlerinin ayaklanıp mutlak müctehidliğini kabul etmeyip; kendisine sorular sorduklarını, imam-ı Suyuti hazretlerinin bu soruları cevaplamadığını ve mazeret beyanı ile, “mutlak” müçtehidliğinin geçerlilik kazanmadığını” bizlere naklediyor.[4] Sekiz yaşında hafız olan İmam-ı Suyuti hazretleri (vefatı m.1505) beşyüz kadar çok kıymetli kitablar yazmıştır.Hadis imamı ve müctehid olan Süyuti hazretleri, daha yirmi iki yaşında (Celaleyn) tefsir yazmaya başlamıştır.
İmam Gazali rahmetullahi aleyh hazretleri (rh.a.) meşhur İhya'sında : " Zamanınızda müctehid kalmamıştır..İçtihad mertebesinde bulunmayan asrının en alimi de olsa, mezhep sahibinden naklen fetva verir.Mezhebinde bu mes'ele zaif de olsa onu terkedemez." buyuruyor.Yine İmamı Razi, İmamı Rafii, İmamı Nevevi "Bugün müctehid yoktur " buyuruyorlar.
Muhyiddini İbni Arabi (ks) hazretleri de : "Nasılki Peygamberlerin getirdiklerini anlamasak da onları tasdik etmemiz lazımdır.Müctehidlerin de gayb ilimlerinde sağlam makamları vardır..Onlar öyle alimlerdir ki, zanla hükmetseler zanları da ilimdir" buyurmuştur.
İkincibin yılın müceddidi onca ilmine ve şöhretine rağmen, büyük bir mütevazilikle :" Bizim gibi cahillerin bir-kaç hadis-i şerif işitmemiz, delil ve sened olamaz.Bir şeyin helal ve haram olması için müctehidin zan etmesi (ictihad yapması) lâzımdır.”[5] buyurarak meselenin ne denli ciddiyet ve önem arz ettiğini, bu ümmete ve müctehid taslaklarına ilan ve beyan etmişlerdir.
Kuyumcunun elinizdeki yüzüğe gözle bakıp, altın olup olmadığını zan'la bile bilmesinden çok ileri bir şey bu..Takvanın ilme hürmetin kazandırdığı "hal" bu.
Bugün mezheplerin yaklaşık 700 yıldır donduğu ve bu yüzden örtülü şirk iddiası yapanlar [6] başka müçtehid gelemez diye yaygara yapanlar yukarıdaki isimlerini ve sözlerini zikrettiğimiz mübarek imamlardan daha alim oldukları örtülü iddiasındadırlar !
İşte ilim ehlinin tuzağa düştüğü nefsin oyuncağı olduğu an..! Zaten şeytan'da ilminden dolayı Adem aleyhisselama secde etmemiş, büyüklenmiş ve lanetliklerden olmamış mıydı? Bunlarda ilim sandıkları vehimleri yüzünden mübarek mezhep imamlarımıza teslim olmamakta inat ediyorlar! Sadece hanefi mezhebinde bir milyona yakın mesele ‘’olasılıklarla’’ birlikte çözüme bağlanmıştır.Daha geride üç tane mezhebin çözümlerini de siz ilave ediniz.Çözümler var da bunları bulup, nakledecek alimler azaldı..!
Bazı çevreler, bir müctehide ittiba ile taklidin farklı şeyler olduğu iddiasındadırlar. Ancak bu iddiayı destekleyebilecek herhangi bir delil bulmak mümkün değildir. Zira bir müçtehidi taklid, o müçtehidin şer'i delillerden çıkardığı hükümlerle amel etmekten ibarettir. Yoksa müçtehidi "hüküm koyucu" noktasında görmek değildir. [7]
[1] Emanet ve Ehliyet, Y.Kerimoğlu, c.I, sh:46
[2] Yusuf Kerimoğlu, Fıkhi Meseleler,5/239,1984
[3] Pezdevi,usul; A.Aziz el Buhari Keşfül Esrar, Bilmen Kamusu, Anskl.İlmihal.
[4] Yusuf Nebhani, Vehhabilere cevablar, sh: 20
[5] İmam-ı Rabbani (ks) hazretleri, Mektubat c.1, 312. Mektub
[6] Yaşar Nuri Öztürk 20.7.1997 Akit gazetesi
[7] Y.Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet, c.I sh: 48