9 Şubat 2012 Perşembe

Nasıl İnanmazsın..?



''Cemal Safi'nin ''Ezan Çiçekleri'' isimli nefis şiirini Bedirhan Gökçe'den dinlerken, mübarek ezan çiçeklerine ilişti gözüm..

Tam akşam ezanı vakti,akşam ezanıyla ''açan'' çiçekler..

Malum akşam ezanı, kıyamet saatidir aynı zamanda..Ve akşam ezanı bir insanın yaşlılık zamanına yakın evreyi de temsil eder..(Yatsı ise yaşlılık, piri fani oluş.)

Bu açıdan üstadın şiirinde ''Son fırsat elimden kaçarken geldin / Ezan çiçekleri açarken geldin'' demesi ne kadar manidar ve can yakıcıdır..

İkindi vaktine güzel dinimizin ''orta'' zaman dilimi demesi de, düşündürücüdür..

Günün ortası, ömrümüzün de olgunluk zamanını temsil eder..

Ama ezan çiçeklerinin açma mevsimi, bir yolcunun valizine sık sık baktığı ve merakla (gidiş nasıl olacak diye) hayıflandığı demlerdir..

Hele o demlere yakın bir de ezan çiçeklerinin açtığı zamanlarda bir dilbere aşık olunmuşsa ve şiire göre arada yaş farkı da varsa; şair efkarlanmasın da, bu duruma yanmasın da ne yapsın..

Akşam ezanı vakti ''açan'' şu mübarek ezan çiçekleri ile ilgili onlarca video var izleyin.

Son bir şey daha, ''açan'' diye özellikle tırnak içinde belirtişim; yani ey insan şu ezan çiçeğine bak da ibret al, ömrünün akşam vaktine geldiğinde hala iyiliklerin kötülüklerinden fazla değilse; bırak sevgiliye yanmayı, dünyaya aldanmayı; kendi derdine/hesabına yan; hala ezan çiçekleri gibi açamıyor, nurlanamıyorsan sen iş işten geçerek göçüyorsun..Ezan çiçekleri akşam namazına durdu da, sen gafilsin; denilerek, insanlığa mesaj verilmektedir..

İçinizin çiçekleri hiç solmasın..